DÜNYA ENGEBELİ
açtım gözümü
dünya denen uygarlığa. uzun yoldan geldim zahmet çektim dayanamadım başladım ağlamaya.. sıcak bir kucak sardı beni şefkatli ,sevi sıcaklığıyla. kulağımı şahit tuttu ,özümü toprakla . konuşmaya başladım yaradanın adıyla. belleğimde her zaman iyilikle yoğurdu anam azar azar .. yürüdüm dünya denen gurbetin yollarında. çocukluk özüm ,gün geçtikçe durmadan çağlar... dünya denen engebeli yollarda, düştükçe sevdiklerim koşar , tutar kaldırır ayağa... aklın kesti dediğinde anam, kalbimde onulmaz yaralarım artar. büyümek istemedim aslında. ömür denen tozlu sayfalarda . bitmek bilmeyen insanların benlik kavgalarında. gözlerimi kapadım. kulaklarımı kendin bilmez sözlere tıkadım. özümü hira denen yere kilitledim kapattım . çirkinliklere şahit olmasın o mavi gözlü çocuk , beslenmesin nefret tarlasında zorlandım yapamadım. okudum , önce kendimi , sevdiklerimi , beşer denen hiçliği. kâinatı okudum ,tefekkür ettim , ama insan sisliydi, kibr evindeydi. lâhzada haman oluyordu bazen zulümde firavun onu kovalıyordu. mülk , şan,bende diyenler , karunla kolkola yürüyor, koşuyor, benliği, özü,riyakar,inkar alameti taşıyordu . geldim işte gidiyorum. kalbimin üzerinde gönüle dokun yazıyordu. sol yanım vakitli vakitsiz sancıyordu. merhamet denen insanda eriyordu. zaman ömrümüzden çalıyordu . hırs,incitme,kibir , gurur bizi hep yıkıyordu.. silkenelim , vermeyelim iyilik anahtarını kötülüğe.. artık yaklaşıyor insan ebedi o sevgiliye .... Meryem Karapınar |