BİLİNMEZLİKLERE DOĞRUGözlerimin pınarlarından yaşlar boşalıyor Eylülün hazanına hicranıyla ağıtlar yakılıyor.. Yağmur yağıyor dedim ya bir anda Gökten değil yüreğimin sessizliğinden Yağmuru olmalı insanın Eylülüyle baharına kavuşturacak. Canının ötesinden yağmalı ki yağmur puslanmış camların damlalarına inat.. Kalbin derinliklerinde susuzluğa merhem olarak... Geçen ömrün kuraklaşmış topraklarına Yalnızlıklarıma seslensem duyar mı sensizlik. Eylülde yitirmişliğin kuru yaprağındaydı sessizlik. Gökyüzünün maviliğiydi umutlarım oldu benim.. Özlemlerim düşlerimde Zaten olmadı senden sonra. Ömür denilen hızla geçen lahza Beni acılarla buluşturdu ara sıra.. Yapay insanlıkların yakınlıklarına katlanamadım, kanattım hep sol yanımı.. Susmayı denedim Susmak içselleşti bende. Yalnızlık ana dilim oldu. Bana verilen ömür vadesinde... Ömür suları toprağa akıyor Bilinmezlik heyula kavramının dehlizinden korkuyor.. Irmakların çağlaması, akıp giden zamanın hesabı Kendimizle nasılda özdeşleşiyor.. Sözün menbaını tükettirdin sen her gidişinde... Şimdi konuş demen en büyük sessizliğim silahın kara mermisinde ... Yüzümü saklıyorum gecenin karanlığı geçmişin kendisiyle.. Duvarlar örüyorum taştan.. Duygularım sızmasın diye iç çekişlerime.. Kimse içimdeki derin hazinelerimi bilmesin diye. Şişeye koydum attım denizin inci mercan dolu derinliklerine... Kim kimi nasıl anlayabilir diye aklımdan geçti kendimce.. MERYEM KARAPINAR |
Gecenin toprağa özleminde,
Sessizliğin düşen bir yaprağa iyice sokuluşunda...
Rüzgarın sürüklediği çer çöp gibi kıymetsiz belki,
Ayazlara göçlerim.
Kervanım hep korumasız,
Hep dumanlı,
Yollarım tuzak.
Vadilerini eşkıyalar sarmış hayallerimin.
Geçitsiz tünellere sıkışmışım,
Nefessiz fırtınalara yakalanmışım.
Sessiz bir gemi gibi gömülmüşüm sulara,
İnci, mercan dolu vurgunlara...
Kimseler aramamış beni...
Yüreğinize sağlık... Kelamınıza kuvvet...
Öyle güzel manalara yelken açmışsınız ki, rüzgarlar, zemherilere kaldığınızda sarmalamış donmasın diye, dizelerinizi.
Var olun...
Saygı ve dualarımla...