Hep mecaza kalırmış hakikatler
Göğün teninde,
Yalnızlığın fonuna iliştirdiğimdi uçsuzlukta, Bulutsu düşüncelerim. Tuhaf zannettiğim suskunluklar, Gerçekmiş meğer... Ay masummuş, Yıldızlar ümitvar. Oysa kelimelerimmiş bulamayan yolunu, Sapa kalanmış tüm şiirlerim. Anladım. Olması gereken diye bilirdim hep, Nefes almayı, Görmeyi, Duymayı... Hep mecaza kalırmış ya hakikatler. Ömürler tükenirmiş, Sormazmış kimseler... Bitmeyen nefesleri kim satar? Görülmeyenleri kim görür? Duyulmayanı duyan mı var? Sormazmış kimseler... Ya da... Sorduğunu zannedermiş, Bilenler... Tükenirmiş ömürler bir yandan, Azalırmış hakikatin yolcuları... Azalırmış düşünceler... Akarmış bir yandan, Su gibi akarmış tenler... Filizlenirken toprak toprak, Filizlenirken yeniden yaşamlar, Kısır döngülere kalırmış, Manaya susarmış hep... Yavanlıklarda, Sahipsiz kitaplar. Oysa, bitermiş sonunda yollar, Kalmazmış artık, Gerisi diye birşey... Nedametler fayda etmez, Ket vurulurmuş dillere... Kapanırmış kapılar, Hem de sonsuza kadar. Herkes kendince bilirmiş, Kendince söylermiş... Ve öyle sürüp gidermiş, Devran... Yalnızlığın bulutsu tonu, Sürüp gidermiş böyle... Sürüp gidermiş hep, Göğün teninde. Ardından, Git gide, Azalırmış, Hakikatin yolcuları, Azalırmış düşünceler... Bir tek, Çoğalırmış laf-ı güzaf, Azalmazmış... |
Yüreğine emeğine sağlık
__________________________________Selamlar