Biteviye
Aralanır ya hani,
Göğün kapıları… İçinde, Belki taa derinde… Belki, Meçhulünde… Ektiğin, Düşün vakitlerinde, Gölgeliklerde, Belki aklın ermediği filizlenmelere… Belki, Ötesine, Kim bilir? Kabrin bile, Ötesine… Önün ve ardın biriktirdiği ne varsa, İstemediğin… Ve serpiştirdiğin, Çorak ovalara umutsuzca, Çıplak bir tenin yanışında, Çaresizliklerde… Biteviye… Zayi olan, Tutundu belki de, Kahır senfonilerine. Yol alır gibi eteğinde gecenin, Donmuş nehirlerin titreyişlerinde, Soğuk badirelere… Ebediyetin kesiştiği kasvetlere. Zayi olan, Tutundu işte… Serzenişlere… Bitmeyen nihayette… Bitmeyen yitişlere, Ama ille de, Çilelere… Hem de, Biteviye... |