Eksiz Aşkın Şiiri
Gökyüzüne üç beş adım kalmışken
yer yüzüne dönmüş adamların hikayesidir bu güneş rakı ufkuna girerken gönlünü saran yangınlarla ufka bakan adamların yolu pencereden geçen kızıl bir ufuk çizgisinden eski bir şarkının melodisiyle intikamını alırsın yaşamaktan hey hüznümün ortağı kuş gönüllü sevgilim şu benim rakıyı getir sararmış eski albümleri de raftan indir kim bilir belki de gönül ağrılarımızı çıkıp geliveren anılar dindirir mevsim kış ömür son deminde nefes nefese artık gitme giden dönmüyor hiç bir mevsim gitme bilmelisin incir çekirdeğini doldurmayacak mevzular için vazgeçme aşktan sinsi yollarından çıkıp gelmeyle de son bulmayacak dinmeyecek ıstıraplarımız bunu da anladık ikimiz iki mevsim solgunu iki ayrı yaprak gibiyiz düştüğümüz dallar bir olsa da nafile artık kırıldık yıkıldık anlaşılamadık nice zamandır gece kuşları olmaktan da kurtulamadık gün ışığıyla uyanmaktan ümidini kaybetmiş gönüllerde eski heyecanlara yer yok ömrümüzün eksiği o güzel günler de gitti gelmeyecek beklemek sessiz sakin hüzünlü bir ırmak son şansını henüz yitirmiş bir kumarbaz gibi ağlamak kaldırımlardan asfalta düşmek gibidir ayrılık yükseklik tuhaf bir ültimatom düşmek bazen de iyidir uçmaktan nasıl bakarsa insan boş avuçlarına öylece kıvrıla kıvrıla senden uzaklaştım o köy yolunda yağmurlarla git dedikçe döndüğüm gidemediğim gitmediğim bir yolda ne yapsam anlatamayacağım bir hikayenin içinde debelenip duracağız artık ’ boş ver be doktor ’’ boş verdik üzülme umut da ayrıcalıklı bir bağlılıktır hiç yoktan içimde hep eksik bir şiir gibi kalacaksın çaresiz hep sorunlu yaşandı mı yaşanmadı mı var mıydık sahi mi gerçek mi yalan mı anlatamayacağım bir kızgınlıkla biten ömrüme acıyan saatin sarkacı dilimin ahengine vura vura göğsümde uyutaydım seni yine de gideceğini adım gibi bildiğim bir sabaha uyanacaktım çünkü göğsünde senin intizarlarla atıp duran bir kalp var uyutmazdı beni |