Bir istanbul düş gözlerime
Mavi bir kartal tak kollarıma
Galata’dan, Üsküdar’a uçur beni Hazerifan çelebi bile kıskansın Geçerken kuş konmaz camisini Kurt adımlarla yürürken Aksaray’dan Topkapı’ya Bir ihtilal yalnızlığı Çökerken omzuma Topal bir akşam üstü Kesildi ayaklarım İstanbul caddelerinden Bu bir masal değil küçüğüm Süngülerle girdiler düşlerime Süngülerle çıktılar şiirimden, SENE SEKSEN Kum kapı’da evim kaldı, elimde bavulum Bavulda İstanbul resimlerim kaldı Dün siyah beyaz çektirdiğim fotoğraflardan Seyrettim İstanbul’u Ellerim kelepçeli geçerken Bir mahkum arabasından Balıkçıların ağlarına mı takıldı güneş Her taraf zindan ne zor şeymiş senden ayrılmak, böyle ansızın koparılmak, götürülmek bir yerlere oysa ne çok severmişiz seni İstanbul Hani Üsküdar, hani kız kulesi Nerde taksim, nerde Beşiktaş Hani gezip dolaştığımız o yerler Hani iğne atsan yere düşmez kalabalıkların Hani surların, hani vapurların, Mavi dalgaların, pis kokan halicin Adaların, modaların nerde Nerde o sahillerin, Nerde saklanır martı çığlıkların Hani portakal saçlı kızların Sen yoksun İstanbul Koca şehir yok Her taraf taş duvar, Önüm arkam, demir kapı, Sahi İstanbul,sahi sen nerdesin Gri kuşlar mı aldı götürdü seni Yoksun ortalık yerde Hangi rüzgara takıldın bilemiyorum Hiç sormaz oldun halimi Ne aradın ne sordun bunca yıl Nerdeyim biliyor musun ey aziz İstanbul Yırtık bir gökyüzünün kurşunlarla ıslatıldığı Katil bir sonbaharın saçlarıma takıldığı Senden uzak bir yermiş, işte burası Eylüllerin adam astığı Bekle bizi ey İstanbul Bir gün bu ihtilal yalnızlığı giydiğim elbiseyi Güz yağmurlarına asıp Gece ay ışığında ceplerime doldurduğum Güvercinlerle Sana geleceğim Şöyle oturup keyfimce Boğazda bir çay bahçesinde Bir sigara içeceğim Biraz sana sitem edip Eski albümlerden dolmaya başlamış yüzümün tuvaline Fırçamı dokundurup Marmara’nın mavi sularına Seni çizeceğim Kalamış’tan kalkan bir gemiye binip Ankara’ya gideceğim Mesela yani Lütfi Kireçci ________________________________________ |