KABAHAT SANCILARI
Kaburgalarımı çatlatan titreşimin,
Rasathanene ulaşmayışı Can kaybını azaltmaz. Sıtma nöbetlerinde yitirilmiş Çocuklar yüklü, Nice küçük tabutlar taşırım damarlarımda. İlişkilerde Silahlanmaya önem vermiyorum diye, Yırtamaz mıyım sanırsın Şehir dostluklarından dikilmiş kılıfları. Sen yine açıklamaya koyul, İkametlerin dikenli çatışmasını. Dış mihraklarla en kolayından. Ya da statü sarısı tenle yıka Yollara serilmiş bakışın büyüsünü.. Ön yargıların yargılandığı salonda Sığınağı olurmuştur, hepimizin, Tüm yapışkanlığıyla sanık sandalyesi. Ve acıların en ağırı birlikte çekip kahrını Bir güzellik Oturtamayız bir türlü hâkim sandalyesine. Kaybolmuştur durgun sularda yine İç görüntünün netliği. Sokaklara çıkmışsındır başı bozuk. Ve istasyonu yıkık bir tren düşü tutmuşsundur, Kalabalıkları ağaç bilip. Kendi reklâmını takmışsındır Yolların her noktasına. Bakışları budayıp Kokunu repmişsindir, kaldırımlara. Ben sevgimi sığdıramam Takvim yapraklarına. Tenim susar Zor tutarım sabahın horozlarını. Sen su olamazsın ki hiç. Sürmelerine çarpıp bir acuç aydınlığı. Olsa olsa tuzak olursun. Işığa koşan böcekler kucaklar Dökülmekten usanmayanımı. Ben değilim derim, Sahte ışıkların terkisine atlayan. En kimsesizini bulup Yıldıza çalarım kendimi Karartma gecelerinin korkusundan kaçık. Muhalif kılıklarım olur Sen uzak olursun. Çok sesli çığlıkların olsun. Çok unutturan sarhoşlukların.. Maske katili bir çift martinimle Vur beni ayaklar altına. Ay yine şiir çarpsın, Sen sakın ha.. Sokak lambalarına gülüş ol. Ve son model arabaların firenlerine iş. Duvarların dönüşüne kaptırmayışımdan olacak , Hiç şaşırmıyorum şimdi, İsminin kabahatle Tunç kafiye oluşuna Devrim Ser ÇİNDEMİR |
Ve son model arabaların firenlerine iş.
Duvarların dönüşüne kaptırmayışımdan olacak ,
Hiç şaşırmıyorum şimdi,
İsminin kabahatle
Tunç kafiye oluşuna
tebrikler....