bakır çalığı-tırnakların anne ne çok borcu vardı bebekliğimin ödeyemedim kesemedim onları ömrümün ötesi gırtlağına kadar borçlu kaldı.- hiç öğrenemeyeceksin ya ben söyleyeyim kovulduk hastanelerden "ulan zembili bitli deyyuslar sizin ananız olsaydı aynı durumdaki.." diyemedim o heriflere öyle ya herkesin bir tane annesi vardı ve sen hep "anayım ben" derdin yıkılası Çünür Çünür olalı böyle kesilmedi göbek bağı acının ayazında zatürreydim sıcağında güneş çarpması vuruldu ya bir kez bağlar temmuz fırtınasında ötesi çaresizlik..çaresizdik.. sen kader derdin ben inanırdım inandıkça helâlinden ağlardım -hep perdeni aralayıp baktığın dallarında kumruların yurtlandığı o çıtlık yeni bir ay veriyor yapraklarının arasından gül dondu yaz ortasında ahh birden büyütüp hiç paylaşamayacağım bir mirastır artık yokluğun- sanma ki çarçabuk tüketeceğim acını şiirin soğuk yüzüdür ellerimde kalan ellerim uyanması olmayan uyku alacası döküldü akşamüstü üstüm başım elveda kınası sen kurtuldun şiir öldü anne gayrı sırtlanlar yesin etlerimi el ne derse desin gerisi bakır çalığı. MGA *Bir Zamanlar Bir Köy Masalı* |
doyamadığımız
anlayamadığımız
içimizin burukluğu,
gözlerimizin doluluğu
vazgeçemediğimiz
özlemimiz
Allah rahmet eyleye
kabirleri cennet olasıcalar,
nur içinde yatasıcalar
elleri öpülesice analar