sanrı-durduğum yer ölüme bir adım bir ölünün ardındayım- doludizgin sana gelirken tenim benimdi de canım senindi gökle yeri bir eden azgın bir yağmurda sel sele karışırken fırtına ve şimşeklerle şuursuz sana gelirken kayboldum ansızın adı sanı belirsiz karanlık bir gecede ellerim çiçekken çelikti kömürbaharlarda ayaklarım salkım saçak blok beton kanımdan karanfiller uzattım sana parçalanmış ak mermere dönüştü sesimde en kurşuni ton şarkılar kendileri mikrofon dudaklarım sıcacık değmek istedi sislerimde tunç dudaklar öpüştü en sevgili bakış soğumuş ve metalik bakır baykuşlar tünemiş gözlerine çaresizliği bardak bardak doldurup damarlarıma sana gelirken ıslak ne kelime sırılsıklamdım hınçlı sarhoşkanlar dolaştırdı ayaklarımı ne yaptımsa sana ulaşamadım ellerimi bağlayanlar da onlardı dizlerimde güç yoktu gözlerim kaymıştı.. kançanağıydı iliklerimde ayazı doluydu ıslaklığın donuk nakışlı ağıtlarıyla uzak sıcaklığın homurtulu hıçkırıklar düğümledi yaşama sevincimin köhneliğine adını haykırmak istedim de sesim yerinde yoktu düşduvarlarım üstüme yıkıldı cansız içi boşaltılmış beyindim yükü alınmış yürektim - ölü değildim- ’aklımı içendi aklımdan geçen düşlerimde bilenen düşümü biçendi yüreğimi tüketendi yüreğimde ürettiğim çaresizliğimdi çare dediklerim en iyi bildiğim bilmediklerim unuttuğum ezberlediklerim’ durduğum yer ölüme bir adım beni başı boş sürükleyen yel beni karanlıklara gömen el beni buraya getiren büyü hem en içli yerinde böler hem söyletir türküyü demir adlar arasında kendi kendine uçan kopmuş bir kanadım gidecek yolum yok her yanım gurbet kopmuş bir kanat tahtsız saltanat bir yere konamadım bir yığın etim.. güneşsiz bir gün bilsem çare olduğunu ölümün durduğum yer ölüme bir adım yaşama hülyasında.. MGA |
beni karanlıklara gömen el
beni buraya getiren büyü
hem en içli yerinde böler
hem söyletir türküyü
ÇOK
ÇOK
ÇOK
GÜZEL BİR ŞİİR