perema’ da saçların bi dünya sağaltım eşim dostum kapı eşiklerinde al içeri al! ne yana bakarsak en doruğumuz evren yıldızları tutup sarhoş olabiliriz şimdi dön
yanı başımızda siren sesleri bu saatlerde gelmiş olmalısın işinden bu saatlerde arınmış olmalısın yorgun düşlerinden aynadaki yüz senin çizgiler de on sekiz düşlerin benim
azizelerin kutsal bakireliğinde sevda hasretin istavrozlarını kutsanacak bu gece- ayna bakacak kendini görecek yakut gibi yanıp,zümrüd-ü anka gibi kavrulacaksın benzinden yüreğine ince yol bana benzeteceksin
şimdi balık pazarlarında tezgaha düşen gülüşler satılır hünerli satıcıların ellerinde-alma incinmemiş ruhların bedduasız dualarında ay görmemiş güneş utanır
barikatlarda ölüm randevusuna sadık neferler yaşam sevincine odaklanmış ateş böceklerini bekler bu saatlerde gelmiş de olabilirler mesela ve kırkı çıkmamış yılanların uğultusu toprağın derinliklerinde kaz dağlarında aşk delice tutkular gibi özlenebilir
suya dokunabilirsin ve sevişebilirsinde üstelik balık sureti betin benzin, yedi rengin kaynağına da ulaşabilirsin istiridyeler inci döşenir yollarına her mevsimin
şimdi gidebiliriz benim kasabalarıma rakı senden, balık benden, aşkmaviden varsın çatlasın dünya hasedinden
bana dokun! suyunda tohum döllenmiş rahminde eksilme- insan olduğun kadar olacaksın...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
GÖÇ HÜZNÜNDE SEVİŞMELER (I) şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
GÖÇ HÜZNÜNDE SEVİŞMELER (I) şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Şiir her şeyiyle mükemmel... İmgeler yerinde kullanılmış hemdeduygulara libas olacak kadar güçlü. Özellikle okurun beyin kıvrımlarında karmaşa yaratması daha da mükemmel kılmış şiiri, zira; şiiri şiir kılan birazda kapalı oluşudur ve bu bir kusur değil niteliktir... Ses sözcüğe dönüşünde, sözcük de can bulmuş dizelerde...
sevgili dost aslında karmaşa değil bu. perema ilk bakışta okunurken saçlara takılan perma gibi okunabilir ama değil ...( perema) " kapıdağ yarımadasında eski bir rum köyü) yeni adı karşıyaka dörtlüktende anlaşılacağı gibi ithaf köyün sahibine ya da sevgiliye yani hancı yolcu karşılaması .eş dost da burdaki anlamıyla aşk sevda anlamında kullanılmış ögeler kelime anlamını bilmeyenler için bir kargaşa elbetteki söz konusu ve bu bağlamda hata benim . kelimenin anlamını açmam gerekiyordu
yıldızları tutup sarhoş olabiliriz şimdi dön’
bu dizede bir anlam kargaşasıda söz konusu değil açık gözle ve hayal gücünün görsel bütünle bütünleşmesinden doğan gerçekçilik söz konusuda aynı zamanda. hani rakımı yüksek yerlere çıktığımız zaman yamaçlara baktığımızda bulut ve dağın içiçe geçtiğini görürüz. ya da gece gözüyle baktığımızda yıldızlar ağaçlıkların arasında gezinir durur. öyle bir enstane ki bu manzarayla toros eteklerinde ya da karadeniz yaylalarında konaklayanlar oldukca fazla karşılaşır. ki önemli olan gözlem gücüyle hayal gücünü zenginleştirip dize içinde kurgu bütünlüğünü sağlar nitelik sağlamaktır.
aynadaki yüz senin çizgilerde onsekiz düşlerin benim’
bu dizede de bir kavram kargaşası yok kanımca aynaya bakıyorsunuz yüz sizin, ama vurgu çizgilere ki onlar yaşanmış yılların belirgin yüzüdür farkındaysanız bie emekçiden söz ediyoruz. fabrika ve siren sesi "benim" sözcüğü burda hayat anlamında kullanılmıştır. şiirin öznde aşk ve insan teması ağır bastığı için özellikle "benim" sözcüğü kullanılmıştırki şiirin kurgusal tekniğinde okuyucuyla arasındaki bağı netleştirebilsin diye
yakut gibi yanıp,zümrüd-ü anka gibi kavrulacaksın
yanmak ve kavrulmak ikisi de birbirine bağıntılı ama aynı zamanda eklektik sözcükler ama eşdeş değiller ikiside ilk görünüşte fiil yakut gibi yanmak. yakut bildiğimiz dfeğerli bir elmas çeşidi burdaki yanmak parlaklığın ne denli, yoğun olduğu anlamında kurgulanmıştır . zümrüd-ü ankaysa bildiğimiz bir masal kuşu ki bu okuyucuya şiiri ilk bakış okduğunda yanıp kavruluyorum anlmaında gelecektir ama derinlemesine okunduğunda umut yüklenmiştir bu dize yakut kadar parlak ve küllerinden doğacak kadar bir umut yüklemesi. ki okurun seçiciliğide burada başlar iki fiilden üreyen bir hayata tutunma öyküsü ama ilk okunuşta algılanan sa sıradan bir aşk hikayesi unutmayalımki şiir de kurguda ilk sözcükten son sözcüğe kadar içselleşmiş bir bağ söz konusudur sevgili dost şairin yapması gerek tamda budur işte. sığ sözcüklere derin anlamlar yükleyerek okuyucu şiiri her akışında farklı mecralara götürmek her okuyuşta farklı bir açılım sağlamak . eğer bunu yapabiliyorsa sanatçı emeğin ürünüden yenidenci sınırlarıda zorluyor anlamını taşır ki bu günümüz edebiyatındaki popülizm bataklığının yozlaştırlmış günü birlik tüketimine karşı duruşunda bir oluşum biçimidir. ve yine unutmayalım ki eğer şair yazmak için yazmıyorsa yapabileceği en güzel eylemin ardından koşar. bunun adıda arayış olur farklıyı yeniyi dil kullanımındaki zenginliği ve dönüşümü ki bizim kaygımızda budur de ve da ekleri de benim dikkatsizliğim bu konuda şahsınız öznesinde tüm okuyucular özür dilemek ayrıcalığını verdiğiniz için çünkü eğer yazıyorsak dikkatimizi dağıtmama zornluluğumuzda en az hatayla yazmak da ilkelerimizden biri olmalı emek adına.... sevgiler ve dostluklar her daim saygıyla kalın...
Şiirin girişindeki 'saçların' ve 'sağaltım' sözcükleri arasındaki uyum göz kamaştırıcı bence. 'saçlarını' sözcüğü kullanılsa 'sağalttım' demek icap edecekti ancak Şairin 'saçların' sözcüğünü kullanmayı tercih etmesi şiirselliğe çok şey katmış durumda.
Sevgili umutca’nın şiirlerinin çoğunda bence karşılaşılan bir problemle yine karşı karşıyayız. Şiirlerinizin ilk bölümlerine genel olarak karmaşa hakimdir ve bu, okuru nerede ve nasıl duraklayacağı konusunda öksüz bırakır. Örneklendirmek gerekirse;
‘eşim dostum kapı eşiklerinde al içeri’ dizesinde okunuş ve akıcılık ve anlatılmak istenilenin birbirine girdiği ana tanık oluyoruz bence.
‘yıldızları tutup sarhoş olabiliriz şimdi dön’
‘aynadaki yüz senin çizgilerde onsekiz düşlerin benim’
İlk başta bahsetmiş olduğum karmaşa yukarıdaki iki dizede de rastlayabiliriz. Diyebilirsiniz ki bu, şiir ve düz yazı gibi değildir. Elbette değildir ancak Şair istedikçe okura neyi nasıl sunması gerektiğini çok iyi bilir. Sevgili umutca’nın neyi nerede nasıl kesmesi veya sonlandırması gerektiği konusunda tereddütleri var ki bu da çoğu zaman olumsuz özellikler arasında sayılır.
‘yanıbaşımızda siren sesleri’ dizesi ile birlikte ‘balıkpazarlarında tezgaha düşen gülüşler satılır’ dizesinde geçen ‘yanıbaşımızda’ ve ‘balıkpazarlarında’ kullanımları ‘yanı başımızda’ ve ‘balık pazarlarında’ şeklinde olması halinde hem dizeye soluk getirecek hem de okura.
‘yakut gibi yanıp,zümrüd-ü anka gibi kavrulacaksın’ dizesinde ise ‘,’; ‘yanıp’ sözcüğündeki bağ-fiil dolayısıyla fazlalık haline gelmekte.
‘gelmişde olabilirler mesela’, ‘kaynağınada ulaşabilirsin’ ve ‘sevişebilirsinde üstelik’ dizelerindeki ‘gelmişde’, ‘kaynağınada’ ve ‘sevişebilirsinde’sözcüklerinde kullanılmış olan ‘-de,-da’ ekleri bağlaç görevini üstlenmiş olmalarından sözcüklere ayrı yazılmalı düşüncesindeyim.
Şiir, bütünüyle akıcı ve okuru şiirin içlerine sürükleyip dizelerin sarhoşluğuna bırakabilecek güzellikte. Yukarıda bence birkaç eksiğini dile getirdiğim ve onların gözden geçirilmesi ile daha da başarılı olabilecek çalışmanızı tebrik ederim Sevgili umutca.
şimdi balıkpazarlarında tezgaha düşen gülüşler satılır hünerli satıcıların ellerinde-alma incinmemiş ruhların bedduasız dualarında ay görmemiş güneş utanır
barikatlarda ölüm randevusuna sadık neferler yaşam sevincine odaklanmış ateş böceklerini bekler bu saatlerde gelmişde olabilirler mesela ve kırkı çıkmamış yılanların uğultusu toprağın derinliklerinde kaz dağlarında aşk delice tutkular gibi özlenebilir
suya dokunabilirsin ve sevişebilirsinde üstelik balık sureti betin benzin, yedi rengin kaynağınada ulaşabilirsin istiridyeler inci döşenir yollarına her mevsimin
şimdi gidebiliriz benim kasabalarıma rakı senden, balık benden, aşk maviden varsın çatlasın dünya hasedinden
bana dokun! suyunda tohum döllenmiş rahminde eksilme- insan olduğun kadar olacaksın... ***************** Umut ve beklenti aşkın coğrafyasında birleşmiş.harika bir anlatım diliyle dizelere dökülmüş.DUYGU SIĞINAĞINDA KALDIĞIM GÜNÜMÜN ŞİİRİ .... KUTLUYORUM.YAZDIRAN YÜREĞİNİZİ.. SAYGILARIMLA ŞİİR VE SEVGİYLE KALIN.
DilrubaNurayErenler tarafından 8/10/2008 3:41:10 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yollar ki dokunulmuyor asla çizgi çizgi ellerimde.Ve ellerim iki kopuk hayat kendine.Sus şair...
Yazma daha fazla.Ne rakı ne balık kokmuyor burnumda.Aşk maviye boğulup kaldı şehirde...
Ben düştüm rahminden o şehrin.Tek bir haber beklediğim...
Final nasıl olmalıysa öyleydi işte.Ve yine.Sınır demiştik değil mi?Sınır...Onsekizlik düşler,bakireler,barikatlar,randevular...Şiirdir efendim...Sınırsız...
Ruhen,beynen ve bedenen özgür değilsen eğer !tüm sevmelerin,sevişmelerin de o kadar köle... İroni...ama ne ironi..inceden inceye,iğne deiliğinden iplik geçirilmiş avizelerin alaca aydınlığının kımıldayan ışık dalgalarında.. subjektif umut ve beklenti bütünleşmiş tüm evrenle. insanın ve aşkın evrenselliği kah özgürce yansımış,kah balıkcı tezgahlarında paraya dönüştürülmüş aşklar olmuş.bu ayıptan güneş utanmış...Şair doğanın bakir yüzünü bozanlara da dokunmuş. Kaz dağlarında Aşk..Yol,yordam iz bırakmış şiir insana ve tüm zamanlara..Final mükemmel .. Baktığımız da göremediğimiz olguların mercekten geçirilmiş imgeleri bu güzel dizeler.Aşk ve özgürlük somut ve soyut yönüyle gözününe dökülmüş bu güzel dizeler.
Şairini ve şiirini sevgiyle,saygıyla selamlıyorum.
Troya yolcuları vardı bizim buraların.Sereserpe uzanmışlardı birinin elinde bavul diğerinin sırtında çanta gözlerinde korku ki Aşktan. Geçip gittiler öylece ve usulcana sen şimdi bir kadeh al ve akşamdan kalma bir kaç söz aklına iç babam iç ama unutma ve ağlama da bilirsin ki her yolcu dönecektir ha akşama ha sabaha hiç olmadı yıllar sonra be. gelmeseler bile olduğun kadar insan emanet ettiler iyi de bak dediler.Tebrik ve Saygılarımla Şair..
İmgeler yerinde kullanılmış hemdeduygulara libas olacak kadar güçlü.
Özellikle okurun beyin kıvrımlarında karmaşa yaratması daha da mükemmel kılmış şiiri, zira;
şiiri şiir kılan birazda kapalı oluşudur ve bu bir kusur değil niteliktir...
Ses sözcüğe dönüşünde, sözcük de can bulmuş dizelerde...
tebrikler...
yüreğine sağlık...
kalemini kutlarım...