bu akşam şarap testisine darıldık zahir tel kadayıfın hasından tadı buruk zencefil bir koşma heyulası zerzevatçıda ne var ne yok satılık -ulan istanbul
deme şimdi şeftalinin tüysüzünden yeşerir şiirin filizi
deme sakın gelecek de örseleyecek hayırsızın biri al şafaklar kuşanmış tenini
düşme bu kadar ayağa be! düşme
şerefsizin itin soytarının bil cümle tarihi lugatın içine edip de -terk-i diyar gönderme kopma tohumların düştüğü yerlere- terketme şimdi gelecek salacak vapuru- martıları umutlu
acemi oğlanlar ocağında leş toplayan devşirmeler görüntü bakma alacaklın var unuttun mu
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
DİLİMİN UCUNDA İSTANBUL şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
DİLİMİN UCUNDA İSTANBUL şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
biri gidecek biri gelecek ve tarih hep böyle tekerrür edecek...................ve hamasiyet.....eee napalım işte böyleler....bir tarih,bir güzellik bir sevda yok oluyor,dönmemek üzere giden bir sevgili gibi,avucumdan kayıp gidiyor anılarım.Belleğime ters düşen düşlerim kalıyor....SADECE...KAHPELİK BU !
şerefsizin itin soytarının bil cümle tarihi lugatın içine edip de -terk-i diyar gönderme kopma tohumların düştüğü yerlere- terketme şimdi gelecek salacak vapuru- martıları umutlu
bu akşam şarap testisine darıldık zahir tel kadayıfın hasından tadı buruk zencefil bir koşma heyulası zerzevatçıda ne var ne yok satılık -ulan istanbul
mükemmel ötesi bir çalışma....yüreğinize sağlık....
istanbul dişi şehir! etekleri fırfırlı, iki göğsün arası lacivert ışıltılı, huysuz ve tatlı! istanbul adam şehir! ayyaş, küfürbaz belki, bıçkın, belalı ve haylaz... ama bir baba gibi sağlam ve dayanıklı
************************************************
deme sakın gelecek de örseleyecek hayırsızın biri al şafaklar kuşanmış tenini ........(bu da senden)............ müthiş!
ve sen şair! okuyunca şiiri bir şehir nasıl yaşanırmış, nasıl anlatılırmış gördüm. kalem eline yakışıyor be arkadaş. bu nasıl bir yazmaktır böyle... kıskandırma bizi:)
defalarca tebrik...
sevgide kal.
sermin iren tarafından 7/27/2008 10:34:25 PM zamanında düzenlenmiştir.
istanbul için ne düşünüldüyse bugüne değin...onca yıllardan bu yana....! gemi tayfasından yazar tayfasına kadar....binlerce kelam ve selam durmuş ise denize umut...bel bağlamışsa martı gökyüzüne...akın ,akın yeniçeri göç ettiyse...şeyhe bürünmüş arap kılığında...Mecali kalmamış sultan dayanamamış edirne kapıya....göz gözü görmez ,gözü yemez istanbul'un haraç mezatında...Yinede sıcak bir umut marmara...
bu akşam şarap testisine darıldık zahir tel kadayıfın hasından tadı buruk zencefil bir koşma heyulası zerzevatçıda ne var ne yok satılık -ulan istanbul
deme şimdi şeftalinin tüysüzünden yeşerir şiirin filizi
biri gidecek biri gelecek ve tarih hep böyle tekerrür edecek
sıcaksın bugün de be sağlık olsun
Tüm dünyanın gözü onda, tüm insanlar " taşı topragı altın " diye akın akın gelirler ve konarlar en ücra köşelerine. Ne vazgeçndisinden, ne de şikayet etmeden durulabilir kalabalığından.
bu akşam şarap testisine darıldık zahir tel kadayıfın hasından tadı buruk zencefil bir koşma heyulası zerzevatçıda ne var ne yok satılık -ulan istanbul
o kadar şey anlattıkı bu dize bana...
bozduk tövbeyi tez getir testiyi gurban demek istedim yabancılara satış yasası çıkınca rus ve diğer yabancı yatırımcılar kadriyeye göz dikmiş durumdalar,en değerli topraklarımız satılık, bizim topraklarda biz yabancı kaldık, denizimize bile giremiyoruz umut adam umudum artsın okuduğumda aşk yaz mesela düşündürme beni...
kanatları parça parça bu ağustos geceleri yıldızlar kayarken şangur şungur ayaklarımın dibine dökülen sen eğer yine istanbul'san yine kan köpüklü cehennem sarmaşıkları büyüteceğim pançak pançak şiirler tüküreceğim demek yine ben limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler yahudi sokaklarını aydınlatan telaviv şarkıları mavi asfaltlara çökmüş diz bağlıyor eğer sen yine istanbul'san kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan sirkeci garı'nda tren çığlıklarıyla bıçaklanıp intihar dumanları içindeki haydarpaşa'dan anadolu üstlerine bakıp bakıp ağlıyan sen eğer yine istanbul'san aldanmıyorsam yakaları karanfilli ibneler eğer beni aldatmıyorsa kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar yine senin emrindeyim utanmasam gözlerimi damla damla kadehime damlatarak kendimi yani şu bildiğin attilâ ilhan'ı zehirleyebilirim sonbahar karanlıkları tuttu tutacak tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor imtihan çığlıkları yükseliyor üniversite'den tophane iskelesi'nde diesel kamyonları sarhoş direksiyonlarının koynuna girmiş bıçkın şoförler uykusuz dalgalanıyor ulan istanbul sen misin senin ellerin mi bu eller ulan bu gemiler senin gemilerin mi minarelerini kürdan gibi dişlerinin arasında liman liman götüren ulan bu mazot tüküren bu dövmeli gemiler senin mi akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar neden durmaksızın imdat kıvılcımları fışkırıyor antenlerinden neden peki istanbul ya ben ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu abbas ya benim kahrım ya senin ağrın ağır kabaranlarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın çaresiz zehirler kusan çılgın bir yılan gibi burgu burgu içime boşalttığın o senin ağrın o senin eğer sen yine istanbul'san yanılmıyorsam koltuğumun altında eski bir kitap diye götürmek istediğim sicilyalı balıkçılara marsilyalı dok işçilerine satır satır okumak istediğim sen eğer yine istanbul'san eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim ulan yine sen kazandınistanbul sen kazandın ben yenildim kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar yine emrindeyim ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam hiçbir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa yanılmıyorsam sen eğer yine istanbul'san senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir ulan bunu sen de bilirsin istanbul kaç kere yazdım kimbilir kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken 1949 eylül'ünde birader mırç ve ben sokaklarında mohikanlar gibi ateşler yaktık sana taptık ulan unuttun mu sana taptık
sevgili dost. saygıda kusur etmiyoruz umarım sevdiğim şairlerden birinin şiirini asmışsın en çok da sevdiğim benim sinemalarım da sadece şiiri asmakla yetinmişsiniz sadece şiir yoruma açık bir askı bu. soru işareti gibi durmuş yorumda yine kırdıysak özür dilerizde niyet ne olursa olsun insan onuruna dokunmadığı sürece taşırızda açarsanız sevineceğim bir benzerlik aradım bulamadım saygıyla...
sevgili dostum İstanbul'a bakış açımız ne kadar benzeşiyor çok sevdim bu şiiri Hep bir İstanbul şiiri yazmak istiyorum ama bunu İstanbul'da yazmak güzel olur
harikaydı Biraz Tevfik Fikret'in İstanbul şiirini hatırladım bakış açısı ve tema itibariyle o günlerde nasıl da cesur yazmış hayranlık duymamak mümkün değil
yürekten kutluyorum bu başarını şiir sana yakışıyor
bu akşam şarap testisine darıldık zahir tel kadayıfın hasından tadı buruk zencefil bir koşma heyulası zerzevatçıda ne var ne yok satılık -ulan istanbul
ve tarih
hep böyle tekerrür edecek...................ve hamasiyet.....eee napalım işte böyleler....bir tarih,bir güzellik bir sevda yok oluyor,dönmemek üzere giden bir sevgili gibi,avucumdan kayıp gidiyor anılarım.Belleğime ters düşen düşlerim kalıyor....SADECE...KAHPELİK BU !