18
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2357
Okunma

ne zaman geldiğim vakiyse bu kente
peron girişinde bir kadın bekler
herhangi bir vesileyle
kadifekale’de geceleyen çığlık
sabah ezanlarına düşerken çinili camiide
gün doğurtacak rahime yerleşmekteyken cenin
salaş bir kentin bakire teninde sevişmektedir hürriyetim- ilk
hangi kordon bağında alacaksa soluğunu - son
bostanlıda deli salih bilir aya buruk sevişme vaktini
körfez tedirgin
şaibeli bir cinayetin tanığı olmayan maktulu gibi
korkuya yasaklanır tekneli meyhanede avam sarhoşluklar- yokturlar
aslı kendinde saklı yitik düş tohumları
sardalya pulunda mavi yakamozlarını
güzelce bir bahçede haraç mezat satmaktadırlar
çipura’nın cilalısı, peyma’nın ızgarası, yandım osman’ın manzarası
geceyarısı karakollarında nargilenin kehribarlısı
hangi balığın döllenme sancısında
oksijeni bitmiş denizlerin yumurtalara yatalak kantarması
ilk tekneye bindiğim gibi yüzmekte
kuyruklarına kurban olduğum deniz kızı
ağdan ağularına bin kördüğüm sevdasına örüldüğüm- değer mi
can pazarlarında zifat vakti tecavüz
sokak çocuklarını büyütüyor koynunda mütecaviz
yolda bir kadın yürüyor aceleyle kaderine
gitmeli miyim
vatan, millet, sakarya, din, iman
hafızası muallakta
tanrı orta yerde derviş, dergahsız gezinmekte
mavi soluk üşüyor nefesimden- ölmekte ( diriltmeli miyim) ben
tanrı mıyım
katle hükmü giydirilmiş zaman
ölen ben miyim
balıklar, balıklar, balıklar
ne kadar da kalabalıklar
şimdi
ağlarını salar reis
şimdi
deniz ve yakamoz
koynumuzda uyur kedersiz
ve
o kadın şiir söylerken
hüzzam faslında- hüzün
çeşme altından akar gider usulca
gün düşünür, şiir üşür
ihtilal olur.