Çatık kaşlı Anadolu gibiyimI. sessizliği demlerken gece karartı göğsünde sökük zamanı diken el kanayarak emdiğim hazan irin nasıl da vurur kara yürekli şövalye hayalini ezdiğim gözlerime karşılar mı bir ton acıyı yarınki divan II. mazime ayna kırdığım tan çözülüşleri çevirdiğim yüzümde annem düşer boşluğuma tutmaz kılıç kın keskin söz ki dargınlıklara anahtar kilitler aralanan kapıyı ah geçmişimi hırsıyla bileyen kör ege çocukluğumun düşü kurudu avuçlarında kudurmuş bir kinle bakıyorum ki sana sorma! III. fişlenmiş gibi belayı çeken şansımın ta kökünü emzirdiğin dün her gece kırağı taşımakta yorgun kirpiklerime sırtlanların pençesinde ıpıslak uyanırım sabahlara parantez içine sıkıştırılmış koca bir hayat bol yağlı yangın IV. sığmadıkça koyduğun tabuta ak sütün helal edilmediği sahnelere çektim vicdanın kalın perdelerini ezerken dudaklarım dudaklarında sıcacık hüznü gül izli gülüşleri kusuyorum çeyiz sandığıma taşımışken ana kucağı bedbaht sonsuza artık hiç sevilmesem de olur V. babam hiç kıymadı ki bana anne! sabahın köründe açılmıyorsa telefonun acıya sana kıyamadığımdandır artık anla hâlâ benden umutluysan anne susturma! çatık kaşlı Anadolu gibiyim sorma! Sude Nur Haylazca 2008-08-08 |