Anne / Kıştan Kalan MektupŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Anneme Birikmiş Mektuplar...
🇦🇳🇳🇪🇱🇪🇷 🇬ü🇳ü🇳🇪 🇰🇦🇩🇦🇷!
Anne, yalanlara alışık mısın?
Sessiz, gökyüzü hep ağlayan bir iklimde, çocuk sevinçlerle, sonsuz imgelerle başka bir gurbette anlatabilirim sana. Bizim yağmurumuzda ki yara izinin resmini göstermem sana. Başı duman duman şehrin tarihini yeniden yazarım sana. Memleketimin yankısı diyeyim sana akşamlarımı. Ben temmuz düşleri ile uyanıyorum sabahlara diyeyim sana. Ben tüm insanları, tüm insanlar beni seviyor diyeyim sana. Kimliğimizin rengi açık yeşil ama, özümüzden kaybetmedik diyeyim sana... Sana, seni avutacak daha neler neler diyeyim!!! Anne, doğurduğun ama son sürat yabancılaşan oğlunun acısını, pişmanlıklarını ekmeğine katık edebilir misin? Anne, sana anlata anlata bitiremediğim, adını dost koyduklarımla aramıza uçurumlar girdi. Üç seanslık bir tedavi ile bitecek gibi değildi yalanları, ihanetleri. Bir hoşça kal bile diyemediler. Helalleşemediler, ya da ne bileyim güvenip kendilerine son kez zehir tokuşturmaya gelemediler. Kiminin yapay acıları kalmış, kiminin maskeleri odamda. Posta kutumda ihanet mektupları. Anne, herkes ektiğini biçecek mi? Anne, elini öptürecek bir sevgilim olmadı. Bahara kadar sürmeyen bir ilişki daha yaşadım. Bu yeni asırda aşkların yarını yok sanırım. Saplantılarına tutuklu bir kadındı ve hiçbir renge sığmıyordu yüzü. Anne, uzun soluklu sandığım aşkımızı bir kaşık suda boğdu. Sanki aşkın keskin kılıcından geçirildi her her coşku her sevinç. Olanları düşündükçe beynim ağrıyor. Unutmayı öğrenemedim bir de boş ver gitsin demesini. Yüzümde yitik bir sevdanın izini taşıyorum. Anne, babadan kalma sabır dayanır mı her gün yeniden dirilip gelen ayrılığa?.. Anne, sakıncalı başlangıçların, beni bile şaşırtan cesaretimin bedelini ödeyeceğim daha, biliyorum. Dün yüreğime benzin döküp kundaklayanların karşısına dimdik çıktım. Koca bir şehri haraca bağlayanlar, herkesi köstebek sananlar; sıkılı avuçlarımdan dökülen jiletleri gördükten sonra yanıma, yöreme uğramaz oldular. Anne ben tehlikelerin ve risklerin tiryakisi olmuşum. Hayatı en uçlarda yaşıyorum. Pire diye yorgan yakıyorum, kızgınlıklarımı abartıyorum... Beni ancak rüzgar döver, yüzümü ancak yağmur parçalar. Yaşamak bu mu, bilmiyorum, söyle anne?!... Anne, görüyorsun durmadan sözcük tükürüyorum. Anne, şiirlerimde anlamını bilmediğim kırmızılar. Beni büyüten, o durmadan çoğalmış aydınlığın, kırılıp düştü gözlerimden. Masalların sustu kulaklarımda. Sıfır numara saçlarım taranmaz artık. Odamdaki resimleri sök duvardan. Bilyalarımı, ilk aşkın mektuplarını, naftalinlenmiş önlüğümü kaldır at artık. Anne, yüreğim adam olmadan dönmeyeceğim. Sana artık kendimle konuşmadıklarımı göndermeyeceğim. Sana tenimdeki su toplamış yanıklarımı gösteremem, yaralarımı sardıramam. Ana yüreğin dayanmaz, bilirim. Yüzüm gülmezse, dilim kötü söylerse üstüne alınırsın. Aksayan her yanımda suç aratamam sana. Ben hala senin türkünü söylüyorum ama tınımız farklı... Anne seni çok seviyorum Olanlar ve olacaklar için beni affet... |