DAĞIN KARIYIM
Bulutlara inat özgürlüğe koşan yağmur,
Sıradağları mesken tutan bulutlar, Çam kokusu gelir burnumu sızlatan, Bir tavşan iner karda izler bırakarak, Avcılardan kaçmış yamaçtan vadiye, Baharı müjdeleyen ılgıt ılgıt esen yel, Güneşten önce inek yalar gibi değdi alnıma, Ayaklarımda yorulmalarımın dermansızlığı, Üzerimde ip gibi dizilmiş turna kafilesi, Tırtıllar ağını kurmamış ama bir beyazlık var, Acaba salyangozların güzergahı mı burası, Rehbersiz gezerim buraları yoldaşım dağlar, Pusu atmış haremiler gece Gedik kışlada, Geçtiğim her yerden bir gedik açtım göğsümle, Göğüs kafesim ondan yaralı daralıyor nefesim, Her çamın dibinde bir sigaram söndü anım var, Anılar sayfasında anılmak değildi muradım, Göz kapaklarım uykusuzluktan veda nöbetinde, Arka cebimde birkaç sigara kağıdım vardı, Tütünüm yok ki sarayım ateş bulamadım, Mığıra giderken Araplı uşağı kabilesinden biri, El saldı uzaktan korkar gibi kaçıyor sanki, Sigaranın has tütünü bizim çardaktan içer suyu, Bir ses ulaştı kulaklarıma gözlerim takıldı uzaklara, Yokladım vadileri bir karakeçi sürüsü geçiyor aradan, Yaşlı bir teyze elinde kirmanı ıslıkla güdüyor davarı, Şaşkınlığım şaşkınlık kattı duygularıma, Çevirdim yönümü kara davarın önüne, Koşarak nefes nefese ulaştım Yaşlı teyzeye, Yelkendi birden baktı şimşek gibi gözlerime, Bir ceylan gibi o taştan bu taşa sekerek sıçrıyordu, Sanırsın ki 15 yaşında yerinde duramayan bir Selvi Sözcükler düğümlendi oturdum bir kayanın üstüne, Soracak sandım nereden gelip nereye gittiğimi, Gözleri davarında ip eğiriyor kirmanında eli, Gün batmadan dağların gölgesiyle akşam yakaladı, Keçileri toplarsam belki misafir ederler dedim, Fark etti birden beni yaklaştı ve bana geldi, Delikanlım ne için geldin bir derdin mi var dedi, Bizim kızları almak için yabancı hiç gelmez ki, Sen kimlerdensin dağlarda hiç görmedim seni, Bizim kıl çadır yazlı kışlı mığırın eteğinden inmedi, Kızlarımız çadırdan öte yana erkek yüzü görmedi, Seni buraya çeken herhalde Yüce Allah’ın takdiri, Torunum Meryem’in rüyası gerçek oldu sanki, Ona kıymadım ondan davara hiç gelmedi, Onun nasibini yaradanım rüyada ona verdi, Şafakta kalktı benim yanıma geldi düşünü anlattı, Çok temiz beyaz benizli biri beni seviyormuş dedi, Beni bulmak için bu dağlara vermiş kendini, Şimşek gibi onun yüreği yüreğimi deldi, Bir de baktım ki avucumda bir kalp gül gibi, Kokladım kokladım hiç solmadı kalbimde çiçek açtı, Rüyasının yorumunu bitirmemiştik ki, Kalan kısmını akşama anlatacaktım beni bekliyordu, Rüya gerçekleşti ve karşımda seni buldum şimdi, Allah iki gönlü birbirine yazarsa dağlar ayıramazmış onları, Sen de buralara kadar geldiğine göre içinde var bir sızı, Var var olmasına da bahtıma yazılan bu çadırda mı ki, Oksijen çadırından yeni çıkmış yüzü elma gibi, Gözleri Çoban Yıldızı gibi aydınlatır geceyi, Dili Şeyda bülbül gibi okşar yüreğini, Onu görmek seni sana getirir sükunete erdirir kalbini, Nenem böyle tanımlamıştı o narin çiçeği, Ondan önce nenesi Esma hatunu görürsün o anlar halini, Sen sormadan bilir yüreğindeki yangının sebebini, Alır götürür kıl çadıra seni dinler derdini, Çıra ışığında uzaktan süzer Meryem seni, Çıra gibi yanan yüreğindeki ışıltıları fark eder Esma karı, Çağırır torununu orada kıyar nikahınızı gece vakti, Torununa döner rüyanın yorumunu yapıyorum gönlün razı mı; Vay nenem ben yüreğimden bir mesaj yolladım ona, İçimdeki özlemi gönderdim esen ılık yelle, Ondan gelecek bir haberi beklerken o geldi seninle, Şimdi sevgimizi sevgimize katarak karsambaç yapmayalım mı, Biz sevgimizi katalım senden olsun pekmezi, Bu yiğidim haramileri hiçe sayarak arayıp bulmuş beni, Bu dağın başında ona yüreğimi açmam Rabbimin isteği, Koca babama haber verin de gelip kıysın bu nikahı, Bugün benim gelinliğim beyaz karlar olsun, Yiğidim üzerime yorgan olsun, Azrail gelirse düğün bize armağan olsun… Bu dağlara bir destan yazın, Yiğidim benim dağım, Ben yiğidimin karıyım, Ondandır yaz kış bembeyaz Mığır Dağım… Erol KEKEÇ/07.04.2021/23.52 |