TÜKENDİK
Ne değdi elimiz saza ne tezeneye
Omuzda takılı olsa, çıksak yaylaya Püfür püfür esen yelde keyif halinde Vurup mızrapla teline saz çalamadık. Kuytusunda ormanın bir çam dalına Verirdik sırtımzı da gövde yanına Seyre dalardı gözler de belki semaya Salınıp şöyle doğaya bir bakamadık. Yanık çıkardı şu sazın sesi orada Eşlik ederdi tüm kuşlar barak havaya Çiçekler ortak olurdu renk, kokusuyla Ruhumuzun karasını bir dökemedik. İnerdik bir kuşluk vakti Karadere`ye Adam boyu göller var ya, tam da oraya Sinek iğneli oltayla hazırız balık tutmaya Avcılığın en hasını bir yapamadık. Çoktan demlenmiştir çaylar közünde çamın Katıkla içilirse o, ağrıtmaz karın Yürüken dalar ısısrgan, dikkatli olun İki muhabbet etmeyi ne de özledik. Fırça da küstü tuvale, kalemse kağıda Arı darılmış çiçeğe, bal yok kovanda İnsanlarda bir bıkkınlık, sonu hayrola Uykular bile oldu lüks, rüyaya küstük. Her şeyi varken insanlar mutlu değildir Alabildiğine varlıkta yoksunluk nedir Anlamsızca devinen hayat bir değirmendir Yitirdik hazzını onun, nedeni nedir? Oğuzhan KÜLTE |