SOKAK KÖPEĞİ YALNIZLIĞI
Sevmeyi unuttuğunuz günlerde
elimden geleni yaptım yine de... Yazın son günü düşürdüm anılarınızla beslenen gülüşümü Kırık sevinçler bıraktım sokaklarınıza, uzun çığlıklar Yarına kalmayacak veda için sakladıklarım Şimdi kimse kıpırdamasın maskeler yukarı gitmeden göreyim çocukluğumda bıraktığım yüzünüzü... Paylaşmayı bıraktığınız gecelerde elimden geleni yaptım yine de... Annem arkamdan su dökmeyince Eskisi gibi ağlamayınca büyüdüm ben... Yıl 1993’dü Bir balonu bırakır gibi gökyüzüne bırakmıştım çocukluğumun son düşünü Yıl 1993’dü Kirli, kötü bir selüloz bulanmış son sevinçlerimi O terminalde unutmuştum Her molada yaşı artmıştı ilk gençliğimin Sokak köpeği yalnızlığım salya sümük kudurmuştu. Size bırakıyorum intihar mektuplarımı Hangi satırı okusanız kendinizi bulacaksınız Mistik pişmanlıklarınızı saklayacaksınız Ve zamandan arta kalan dostluklarınızı Ama benim asıl söylemek istediklerim bunlar değildi Bunlar değildi benim güneşe aşık bir kasabada anlattıklarım yasak bir sevişmeyi gizleyen sırdaş sokaklarım Eşcinselliğini gizleyen bir dostum gibi yanıyor içimde söyleyemediklerim Şimdi kaç kez özür dilemeliyim sevgili sözcüklerimden... Herşey sizler için yazıp ta anlayamadığınız şiirlerim gibi yarım çocukluğumuz hatta ilk gençliğimiz de... Herşeyi ve herkesi sevme yaşınızda anlamsız kızgınlıklarınız ve küçük cinnetleriniz upuzun bir tragedya bıraktı günlerinize Küstü kelimeler oynadığınız bu pandonimle sizi ananız bile tanımaz artık... Büyüyen bir hasretle yazın son gününden düştüm Şimdi saman sarısı bir son güz ruhumu kundakladı Ondan yüzümdeki kavruk Bir sevda bin anımı çürüttü diye Tuttum yarım sevincimi de gurbet tezgâhında sattım Şimdi üstüm başım mutsuzluk… Konuşmayın… Bu mevsim sesinizi kanatır Şehrinizi yağmuru yaralı nehirler böler Felâket bir zamanmış Herkes kendi ölümüne kurşun Herkes kendi ormanına yangın Konuşmayın Sesinizde bir veda ağlar… Aşkta bitti... Melankolinin saatleriymiş Tükürün yere Meyhaneye değil 33 numaralı eve gidin Yaşlı bir fahişenin şefkâti sizi yenileyebilir! İyi haberler ulaşmadan anmayacağım sizi Ağır yaralı umutlar büyütmeyin artık Ne zaman bir mektubunuzu okusam kederden öldüm Oysa ben kaç bahar sizde yenilenmiştim. Şimdi hızla eskiyoruz Kalabalığınız ne yalancı Son gençliğinizin kırmızı – beyaz meydanlarında kayboldunuz Bu Ekim hiçbir fener alayına katılmayın Sevinciniz düşer sevmeleriniz incinir.... Elimden geleni yaptım yine de... Yazın son günü bitirdim sabrımı Yakın o pesimist öyküleri Şimdi bırakın beni Zoraki samimiyetlerden tiksindim Bırakın, buralıyım ve yabancı Bozmayın sizinkine benzeyen köpek yalnızlığımı Felâket bir zamanmış Herkes kendi ölümüne kurşun Herkes kendi ormanına yangın... Eser sahiplerine destek: Müzik: Arif Sağ / Sahra www.youtube.com/watch?v=6uHPARHN4sU |