Yanyana İki Mezara
yokluğun yalın ayak yürüyor içerimde
kalbimde ezilmiş sigara izmaritleri ağzımın içinde boş şişeler… tükürsem yangın çıkar bir iç çeksem… bir iç çeksem, felaket. sarı lambanın cızırtılı aydınlığına uyanıyorum hep günü çoktan kaçırmış bir sabah yeli gibi kırgın sokulup aralık bir çatı katına yapayalnız çalıyorum benden başka herkese bir kamyon gürültüden başka hiçbir şey hiçbir şey olmayan yalnızlık hicazımı.. sonra, o da kesilince… içimde nereyi örseleyeceğini bilmeyen kör bir felaket sarıyor tenimi, bir de sen! Ah benim canım sevgilim, kalkıp yıkansam arınsam bu kederli adamdan. giyinip lacivert takımları bir cenazede yahut düğünde giyerim diye sakladığım.. dikilsem karşına. ama bu ne bir cenaze.. ne de… Ah benim canım sevgilim, hoş, sen de biliyorsun ya! dünya bir arşın toprak… diyeceğimi desem sana, uzanıp yatsak! taşsız, süssüz, yan yana.. iki mezara… |