sevdalar çürüdü
sevdalar çürüdü.
eski bir sandık gibi kalbimizin ardiyesinde.. ne yüzümüz kaldı duvarlara resim asmaya ne yağmura yakalanınca yavaşlamaya zaman... içimden kazıyarak söktüler kelimeleri şiirler serçesiz ağaçlar gibi anlamsız ne gelinlerde tel duvak, ne atlar, bal çanağı ne kuru üzüm kaldı damlardan serpilen varsa yoksa elimizde pamuk ipliği bi telaş.. hepimiz puslu bir camın ardından bakıyoruz ne elimiz uzanıyor ötekinin koynuna ne berraklaşıyor yüzü çamurlu suyundan en güzel odaların kapısını kapatmışız dünyaya bütün gelenleri soğuk bir aralıkta ağırlıyoruz. sevdalar çürüdü... gül rengi bir yazın ardından bitmez kara bir kışın ayazını soluyoruz ne çırasıyla tutuşuyor sevmenin içimiz ne ölmemek için bir ateş yakıyoruz! sevdalar, çürüdü... eski bir sandık gibi kalbimizin ardiyesinde açılsa kül, taşınsa kül.. |
Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar.
Beyhude seslenir, beyhude çağlar,
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi...
dediği gibi...