![]() Sırat Köprüsüne Kadar
Akşam güneşi battı bak
Yönsüzleşir şimdi gökyüzü, Kırmızıdan siyaha geçerken. Söyle rüzgarlar NEDEN, Her saatin her saniyesinde. Yüreğime vurur lal yokluğun? Nefesim susar her akşam. Sol ocağımın dibine düşen, Kelimeler tutuşur ansızın. Secdeme düşer uzak şehirlerin, Gül kokulu hüzünleri. Manşet atılır gizli lehçeye. Kavgalar başlar derin derin. Sessizce sükûnetlere açılan, Buğulu pencereler de. İki kalbin kanatlarını da kırar, Bitmeyen şu senli sancılar. Ruhumun ruhundan vazgeçilmezliği, Çok zordur müptelası olmuş aşka. Hayal denizlerin imkânsızında. Kulaçsız bir enginde boğulur, Senli bir yakamoz saklıda. Kaybederken ışıltısını gece. Bir terk ediş başlar bedenden. Bir SEVDA ki keskin, Cam kırıklarıyla dolu kuyuda. Acımasızca fırtınalarda savrulur, Tenin kokulu hep ağlatır gözleri. Bir mahyadır yüreğe asılan. Sol sızının üzerinde altın harflerle, Ebediyen yazılı büyük aşk. Akordu bozulmuş bir acı, Avuçlarımda çırpınır soluksuz, Yokluğunun derin sızısı. Bir gitarın nağmelerinde duyulur, Dilde ismi yazılı ezberli. Yediveren bir yolculuk bu. Yar şu can son viyadükte. Bir haykırışın bitmeyen özleminde. Gökteki bir yıldız gibi, Yusuf gibi hasret Züleyhasına. Sadece hisset diye başlayan, Dizeler bunlar ey sevdiğim. Senin olmadığın yer bil ki, Firardadır göklere ruhum. Silinmez bir imzayla, Bir davadır sevdan şu ruhuma. Müebbettir aşkına ömür. Bilesin infazı kesilmiştir, Seninle sırat köprüsünden, El ele tutuşup geçişimiz. Derinden iniltileri duyulur ağıtım. Siyah çarşaflara sarılı gecede, Bir kalp ağlar ötelerde. Hicreti bir nefeste saklı. Aşkının bu yolculuğunda, Mahşerin yangınıyla kalbim. Son söz olsun ruhuna. Sen benimsin ben senin. Adın dilimden sevdan yüreğimden? Asla düşmez düşmeyecek.... Erhan Çuhadar ESSE |