'lovebund'Bir kareyi g noktasından ayırınca kalan şemsiyeye benziyor yalnızlığım içine gömdüğüm eski, kuru bir meyve öksürdükten sonra sesi komşulara duyurmamalı sonra öksürüğe küçük bir yastık yeterli bu küçük yastık göğsüne sarıp uyuduğun küçük bebek acı verme ihtimali bile kalmamalı acı veriyor bugün annem doğmuş dedikleri kadar nazlıymış nisan bugün annem doğmuş nisan, biraz bana inansan diyorum aç kapıyı, sesinin orta yerinde düşüyor imgesi bugün sende üşüdün mü? hayret ediyorum sen de etmelisin bu kadar çabuk sürede sesinin yaraları iyileştirebildiğine omuzların eflatun renkte dizeler kaldırıyor mavi, ortalarında mavi var ve omuzlarında mavi bir penye açık bir mavi, insani duygularla omuzlarını sarıyor çok sevdim deyip, bir kuş bakışını bırakıyor yüzün gökyüzünde uçurtma hayata karışmaya ara verilmiş bir zamanda nereye baksan alın ağrısı ve biraz da her insan kendi kaderinin misafiri sesimizi kısanı da öpmesen olmuyor lütfen, ama lütfen yitirmek çok acı taşları belli belirsiz insanlar üzerine geçiriyor vakit alıngan bir anı mutluluk dipçiğin tuzlu ellerini öptükçe kanına karışıyor anı, anı köşelerinden terli günlere su veren gökyüzü rüzgarıyla taşısın sesini saran, sarmalayan zehrini akıtsın, kanına karışsın zevki hiç okşanmamış çocukların ahıyla anını o yas beklemeli ipi acıttı uçurtmanın bu kan kesiği başka bir acı yüzün distopyanın dört numarası istediğin ruha dokunabilirsin istediğin yarayı besleyebilirsin dokunabilirsin kaygısız, zevkle seni tanımayacak yarasahibine artık şikayetçi değilim istediğin gibiydi, istediğin gibi olmalı gökyüzün yüzünden, ellerim ipinden gönlüm kırık bir kapının gözünden yeryüzüne serbest düşmeli sonra ölmeden önce son bir fezadileği: ’sesin ne sesime ne de sessizliğime karışmalı’ |
Kalmak istesen razi olmuyor
O arada zihnini kalbini bedenini de usulca ele geciriyor
Şiir ne buyüksün
Yuregine kalemine kelamına saglik üstat