ideolojisi olmayan bir şiir
raylar üstünde bir tren
en son vagonda ayaktaki tek yolcuyum penceresi raylardan uzak duvarlara yakın elimde senin kokunu taşıyan bir yığın umut el bombası gibi duran bir kapı kapanıyor üstüme çiçeklere el sallıyorum ağaçlar yapraklarını döküyor parmak uçlarımdaki sensizliğe toprağa karışmış sakalım senli bir dünyanın sensiz bir yolcusuydum ama senli bir kalbin içinde saat sabahın başladığı bir an neredeyse gün doğmak üzere gece bitmemeli gece devam etmeli benli yol arkadaşlığına benli düşler kurmalı benli senler yaşatmalı bana ve bizi bir avluda özgürlüğe aşık etmeli özgürlüğü sende buldurmalı sağ tarafımda tanklar tüfekler solumda yumruk şeklinde bir taş ruhum bedenimden taşmak üzere kalbimin ortasında sen düşman işgaline uğramış gibi göğsümün altında saklıyorum seni düşman topraklarında kendi toprağını arar gibi düşman topraklarında devrim türküleri söyler gibi düşman topraklarında yasak bir dille seni seviyorum der gibi yine gözlerin geldi aklıma ardından gülüşün ellerin yüzüme uzanıyor dudakların dudaklarıma sesin kulaklarımda yankılanıyor başın göğsümde ideolojisi olmayan bir şiirin içindeyiz sakallarımdan öpüyorsun ve gözlerin kalbimin mahremini bozuyor gözlerin kalbimle sevişiyor yine saçları yüzüme dökülen bir karanlığın gecesinde bilmem ne kadar özledim seni bilmem kaç gece sensiz kaç gün sessiz kalacağım yokluğun kefen gibi şimdi yatağım kar tanesi kadar soğuk raylar üstünde bir tren en son vagonda ayaktaki tek yolcuyum dünyadaki bütün şiirleri bir araya getirseler hiçbiri bir kalbin içinde yaşadığın kadar sana seni seviyorum diyemez sen kalbimin içinde yaşıyorsun şimdi dilimin ucunda duran bu özlemi bir rüzgara karşı bağırarak sana yollamak isterdim üşüyen kalbine sarılsın diye ibrahim dalkılıç 26.11.2020 05.01 izmir |