Ölüm Hak
Bitmeyecek sanmıştık, oysa bitti tüm yıllar,
Hayallerde ne varsa aldı gitti tüm yıllar. Gençtik, hesap yapmazdık, ölüme hep ıraktık, Şimdi baksak geriye, acep neler bıraktık? Elde olan ne varsa harcadık birer birer, Gönüllerde bir yere koymalıymışız meğer. Alır iken, bir kıymet görmedi nefesimiz, Şimdi neler söylüyor, kim bilir iç sesimiz? Nasıl ki yaşar iken kıymet bilmez insanlar, Sanırdık ki “doğar da asla ölmez insanlar.” Fırsatları tükettik, daha genç yaşımızda Neye yarar pişmanlık, akıl yok başımızda? Zehir ettik, bitirdik, sonsuz sandık hayatı, Ne kazandırdı bize bu dünya saltanatı? Hani bazen çıkardık bulutların üstüne, Planlar yapardık ya umutların üstüne? Gördük ki o planlar hem anlamsız hem yersiz, Düşe kalka bir ömür gelmiş geçmiş habersiz. Hayat böyledir işte, bir ileri bir geri, Değişmez bir kuraldır kalubeladan beri. “Kalubela” dedimse; “ahde vefa” günüdür. Sözünden dönen için ölüm; cefa günüdür. Ne varsa yarım kaldı, dünyalıktı davamız, İşte geldik son deme, dillerde hep duamız. Bu son el sallayış mı son bakış mı bilmem ki, Yoksa bu bir veda mı yakarış mı bilmem ki. Hani "bir umuttur" der, bekleriz ya çaresiz, İşte öyle bekleriz, bir tahdit yok, süresiz... Kurulur musallamız bir ikindi zamanı, Her zorluğu geçsek de geçemeyiz o anı. Ne diyordu şair? "Ecel gelmişse cana Baş ağrısı bir bahana Mezar taşıma yazsınlar Bugün bana, yarın sana." 17.11.2020/Konya |
Selamlar...