Artık kimse dikmiyor giyside söküğünü Dolaplar tıka basa eşyanın kıymeti yok Doyumsuzluk başköşe toplamaz döküğünü Sofralar şatafatlı ama bereketi yok
İhtimamla korunan halı rutubet yerde Basılmış sandıklara bir ömrü görmüş perde Yarasını yamayla kapatan insan nerde Yokluk nedir bileni yazmanın özeti yok
Küçük pencerelerin ardından bakan bir yüz Gidenler bıraktıkça hatıraları öksüz Hevesi kursağında harmana dayanmış güz Eşikleri aşınmış kapının haşmeti yok
Kalpler sevgisiz, tenha yalnızlığı kutsayıp Kin nefret düşmanlıktan bütün duygular kayıp Yanar döner aşklarda ne keşmekeşlik ayıp Ne evladın ataya derin muhabbeti yok
İmkânsızlık içinde her ne varsa emektar Teşekkürü cebinde saklar hüznü bir miktar Bizi tüketen zaman ruha çekerken ihtar Her kafada farklı ses bilge alâmeti yok...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
MIZRAK DÖĞÜŞÜ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
MIZRAK DÖĞÜŞÜ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Değerli kaleminizden güzel bir şiir düşmüş sayfanıza akıcı ve duygu yüklü zevkle okudum şiirinizi ve yazan kalemi kutlarım sayfanızda nice güzel eserler görmek dileğiyle selam ve sevgilerimi sunarım kalın sağlıcakla
Maneviyatla aramıza madde gerçeği girdi… Toprakla aramıza beton yığınları girdi Sevgiyle aramıza sevgisizlik girdi Dostlukla aramıza çıkar ilişkileri girdi Aşkla aramıza mantık ilişkileri girdi
Artık kimse dikmiyor giyside söküğünü Dolaplar tıka basa eşyanın kıymeti yok Doyumsuzluk başköşe toplamaz döküğünü Sofralar şatafatlı ama bereketi yok
Harika şiirinizi kutluyorum şair arkadaşım. Pantolon ve ceketin eskiyip yırtılan kısımlarına artan kumaştan (süvari) denen yama yaptırarak giyerdik. Eskiyen ayakkabılarımızın altına defalarca pençe yaptırarak giyerdik. Şiiriniz bana o günleri anımsattı. Sağlıcakla kalınız...
Değişmeyen hakikat, gönüller diyarında Karşılıksız olursa, sevdanın miadı yok Gönlümüzün sultanı, Rahman’ın nazarında Vefasızlık yapana, gönlün merhameti yok
İlme talip olanlar, unvanın eşiğinde Sırra mazhar olmayan, ziyanın eşiğinde Başı darda kalanlar, isyanın eşiğinde Allah’tan gelenlere kulların sebatı yok
Bizi bizden edene bir telden çalmalıyız Doğal afete karşı vaziyet almalıyız Kurallar karşısında uyanık olmalıyız Kapımızı çalarsa, hüznün adaleti yok
Gözler göremeyince, kimyasını bilmek zor Musallat olduğunda, doyasıya gülmek zor Onların varlığını, yeryüzünden silmek zor Her yerde dolaşıyor, şeytanın devleti yok
Beş sözcükten birisi, dilimizi yoruyor Aymazlık sayesinde, yenileri giriyor Düşünürsek ahvali, bize çorap örüyor Dili işgal altında, Delibal’ın tadı yok
DELİBAL – Celil ÇINKIR
Deyiverdim engin hoşgörünüze sığınarak şiirlenince. Günümün şiirine tebriklerim çokça.
Baştan söyleyeyim Şiiriniz güzel! Lakin, Benim iki mısraa ihtirazım var. "Artık kimse dikmiyor giyside söküğünü Dolaplar tıka basa eşyanın kıymeti yok" Eskiden "Yerli malı Türk'ün malı, her Türk onu kullanmalı." diye bir sloganımız vardı. Herkes sökünü diker kendi malını giyerdi. Şimdi Çin'den Maçin'den neyidiği belirsiz iplik parasına ürünler var piyasada. Gariban onu alıp geçiriyor sırtına. Üstüne 'de bir ferace geçiriyor sokakta görende, "Fendi. ... Burberry. ... Gucci den giyinmiş zannediyor :)) Halbuki içindekiler tel tel dökülüyor. Her sabah elinde çuvaldan dikme, el arabalarıyla çöp konteynerinden ekmek parası kazanmaya çalışanları bir görseniz yüreğiniz sızlar. Elbette sizin altını çizdiğiniz, dolata tıka basa eşyanın kıymetini bilmeyen de pek çok. Lakin Vatan toprağında yaşayan nüfusun büyük çoğunluğu açlık sınırı altında yaşam mücadelesi veriyor. Bir dönemin orta direği göçeli yıllar oldu. Bunun yanında dağları delip, paranın hesabını bilmeyenler de parmakla gösteriliyor. Güzel şiirinizin ilk iki dizesi bende bu çağrışımları uyandırdı. Sansürsüz yazdım. Sürçü lisan ettimse Orta oyununda Kavuklu ve Pişekara havale ettim.
Saygılarımla.
Necati Kavlak tarafından 11/12/2020 8:18:55 PM zamanında düzenlenmiştir.
Gösteriş ve lüks insanlara gerçek huzuru vermedi. Demek ki huzur eşyada değilmiş. Belki kusur eşyanın değil, ancak bu mutsuzluk insanların eşyaya gereğinden fazla değer vermesinden kaynaklanıyor. Anlamlı ve güzel dizeler Tebrik ederim. Saygılarımla...
beyazlar birbirini aldatabilir der bir usta şair, düşünürüm ben sonra bir ağacı, kökünü, kökünden olanı, değişeni, yapışanı, hastalık bulaştıranını. sonra cemalimi aşka dönerim, türküye sarar gibi gözlerimi ve belki " yandıklarım şam'ı seher" derim yandıklarımın çoğunca yandığımdan habersiz olduğu dünyada...
şairiz bir parça hani usta, dediğince öksüz hatıraların yazanı olmaktan başka elimizden bir şey gelmese de.
Şiir herkesleşmeyi engelliyor. Zamanın bir ruhu var ; şairle genellikle tezat oluşturan bir dayatma aslında bu ruhsal değil yabancılaşmayı perçinleyen. Bundan dolayı şair olmak biraz da yalnız olayı göze almaktır. Kaybedilen değerler gün geliyor bize bomboş ve anlamsız bir dünya bırakıyor. ''aşınmış eşik '' tamlamasında durdum öyle okudum şiiri. Sahiden minvalden çıkmış, imamesi kaybolmuş bir tespih gibi dağıldı milli ruhumuz.
Dile getirilen serzeniş çok yerinde ve haklıydı. Sevgilerimle Nezahat Hanım..
Üretim toplumundan tüketim toplumuna geçişin kaçılmaz sonuna vurgu yapan güzel bir şiir olmuş. Beğenerek, emeğinize ve sanatınıza saygı duyarak ilgiyle okudum. Gönülden tebrik eder başarılarınızın devamını dilerim. Her şey sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olsun. Sevgi ve saygılarımla. Dr. İrfan Yılmaz. Bodrum.
Artık kimse dikmiyor giyside söküğünü Tıka basa dolaplar eşyanın kıymeti yok Doyumsuzluk başköşe toplamaz döküğünü Çok şeyimiz var ama eski bereketi yok
Güzel bir şiirdi, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı içtenlikle KUTLUYORUM...