Sahipsiz SeslerŞiirin hikayesini görmek için tıklayın siyahsevenler
karanlığa aşık yedi gülün en kırmızı olanıydı kalbimde dikenini bileyen okunması yasaklı kara kitabın sırrını açıkladığı kayıp sayfasıydı kaderimi gizleyen zihnimdeki sınırı silinirken siyahla beyazın kaç dedi bana gecenin içinden bir ses kaç artık kendini kurtar ama ayaklarım yoktu benim günahlarım kesmişti ayaklarımı sanki özümden uzun süredir bedenim çamura saplanmış ellerim ise sadece çürümüş toprak kokuyordu köklerim susuzluktan kurumuş inancım yalnızlıktan inlerken sev dedi içimdeki ölgün aşık sev artık kendine çektirdiğin yeter ama hatırlatmadı bana nasıl koklayacaktım ki çiçekleri canlarını küstürmeden farkındaydım varlığımdan geriye kalacak o karanlık mirası saklayabilecek bir kuytu yaratmamıştı yaradan ne kadar çabalasam da kalbim bu ağrıyı daha fazla taşıyamayacak kadar yorulmuştu özünden bırak dedi bulutların arasından bir ses bırak artık kendini kurtul derdinden ama söylemedi toprağı kurutmadan nasıl kurtulacaktım içimdeki zehirden sonunda binbir gecenin kimsesizliği çürütürken bedenimi dayanamadı bir gidiş yazmaya başladı ayaklarıma ucu kana bulanmış kalem cesur ol dedi bana toprağın altındaki bir ses cesur ol ve sonunu kabullen her şey zifire bulandığı o an kaybettiğin umut bulacaktır seni yeniden ama göstermedi o da bana nasıl dik duracaktım ki ayaklarım kesilmişken y kuşağından |