Yaşamadan bilemezsin meleğim
Dumanı tütüyordu sevdamızın,
küçük dokunuşlarından hissedebiliyordum. Aşk, küllerinden doğuyordu ikimiz adına. Sende hissediyordun, biliyorum. Yüreklerimiz ne kadar yaralı olsa da, birbirine yanıktı biliyorum. Unuttuğumuz duygularımız açığa vuruyordu artık. İyi geliyorduk birbirimize. Bu yüzden ellerimi uzatıyorum sana. Bu sonsuzluk yolunda benimle beraber yürümeye var mısın? Yaralı kalbimi bırakıyorum avuçlarına, İyileştirip, merhem olur musun? Canıma can olur musun meleğim? Olur musun? Ve o gün devrildi. Tuhaf duygularla açtık gözümüzü, yeni bir güne. İçimizde korku, kalbimizde heyecan. Ve sonra karma karışık duygularla geçen kısa bir zaman. Tuhaf bir duyguydu. Çok düşündürücüydü biliyorum. Sevdam başlamadan yeniliyordu. Yenik düşüyordu sensizliğe. Yokluğun, soğukluğun, ayazlarda buz kestiriyordu bedenimi. Ellerim boş kalıyordu meleğim. Gönlüm ise nahoş. Koca bir yürek vardı bu bedende, o da başı boş. Eziliyordu sevgisinin altında. Yapma. Tut ellerimden bırakma. Uzattım ellerimi sana. Sakın bırakma meleğim. Beni bırakma. Dumanı tütüyordu sevdamızın, içimizdeki bitmeyen umudun ışığında. Hoyratlık, meltem rüzgarları gibi esiyordu artık güneşin battığı yerden. Ne varsa önüne katarak silip süpürüyordu. Acı bir efkar içiriyordu, içimdeki bitmek bilmeyen senli arzularıma. Kalbimdeki yerin asla tartışılmaz. Asla. Öyle çok seviyorum ki seni tahmin bile edemezsin. Ben hep seninle dost gibi dertleştim, Baba gibi korudum, Ve Adam gibi de sevmek istiyorum. Bendeki seni asla bilemezsin. Yaşamadan bilemezsin meleğim. Yaşamadın bilemezsin. Yazan : Recep Hamza |