Yaramı severek yaşıyorum
Gözlerime öyle bir bakardı ki...
Delercesine... Gözlerimden yüreğime doğru akardı, deli bir küheylan... Sözleriyle ruhumu öyle bir okşardı ki... Sanırdım dünyanın bütün gülleri, ağzında açıyor... Kirpikleriyle yürüyordu canımaaa canıma. Gözleriyle nakış gibi işliyordu, bu solyanıma. Sözleriyle sarmalıyordu beni, tepeden tırnağa. Eyyy gönlümün yanan haresi... Yüreğimdeki kederim... Şimdi söyler misin Sevgili... Ben kendimden ne kadar uzağa giderim... Avuçlarımdaki kader çizgilerime uzun uzun baktım. İçim öyle bir ürperdi ki... Ölümle konuşmaya başladım, hem de tek bir söz bile söylemeden... Zaman bedenimde tozlanıyordu... Zamanı artık sayamıyordum sevgili... Yağmurlar değil, sanki içim çekiliyordu... Güneş artık bedenimi değil de mezar taşımı ısıtıyordu... Biliyor musun? Şimdi, yani senden sonra , daha çok konuşuyorum artık ölümle... Yürek yaralı, yürek yorgun... Bu gönül delice sevdalı, bir o kadar da durgun... İstersen artık dilinle incitme... Ellerinle itme... Üzerek kendinden soğuttun, bari kaçarak gitme... Ne bir el salladın... Ne de bir veda ettin... Sadece çekip gittin... Seni çok sevmiştim ben, hem de en derininden.. Lakin çok büyükte vurgun yedim yüreğimden... Artık sadece yaramı severek yaşıyorum bu hayatı ben... Avuçlarımdaki kader çizgileri demiştim ya hani... İçimi ürperten kader çizgileri... Bir avucumdakiler çiğ tanelerini, ötekindekiler yıldızları getirdi gözümün önüne... Ve biliyorum sevgili, benden sonra, tüm çiğ tanelerini dökeceksin... Ama o yıldızları, benimle dolu tüm anıları, ömrünün sonuna kadar hep içinde yaşayacaksın... Ve biliyorum o yıldızlar zamanla başka ellerde de terleyecek... Çünkü hayat artık KAF dağının ardında değil... Ne yaşanırsa yaşansın, kimse kendinden de gitmiyor... Sadece yaşıyoruz... Sessizce de olsa yaşıyoruz... Bazen yaramızı sararak, bazen de yaramızı severek. Ben yaramı severek yaşamayı seçtim... Ya sen??? Yazan : Recep Hamza |