Cendere’’-her zilletin elbette bir izzet var içinde-’’ __ bi’haberim ya Rabb sen bildir.. ne itiraz, ne isyan bu bir ruh bir can bu.. ah aşk ehli ahmak ben.. er kişi adına gidişine kıyamda ayaklarım dilimki su-i zannda ne itiraz, ne isyan bu bir ruh bir can bu affet affet sevgili.. ........ zulmettiğini düşün sen bir kendini bil en haklı…. aşınmış zaman mıydı? yoksa zaman aşımı mı? kan cerahat hayallerimden bıkıp sığınmıştım senin hayali gölgene aczimi dökmüştüm avuç içlerine kerbela matemimden sıyrılıp sükûta ererim belki demiştim adını sevgiyle ilk söylediğimde sesindeki merhamet kelebekleri kanat çırptıkça sevgi açlığım doyar heves torbam gülücüklerle dolar sanmıştım hem de sonsuza kadar…. evliyalar şehri sanmıştım yürek yurdunu.. bir bardak suyunu ab-ı hayat bir lokma kuru ekmeğini gönül soframın baş öğünü bilmiştim gözlerindeki ışıltı karanlıklarımı güneş tadında ışıtmış hafiflemişti kadim bildiğim acılarım her an hazırdım senle aynı yolda yürümeye aynı dalda kök salıp aynı yaprakla çürümeye şimdi ey hayat diyesim var ve faydası olacakmış gibi dizlerimi dövesim ey hayat diyemesem de heyhaaattt diyorum şimdi bilememişim.. gül yaprağı sandığım mekânlar çelik cendereli sözcüklerin ordugâhıymış cenderene gerek yok sevgili varsa günahım düşlerimin rengini seve seve sürerim ayrılıklara.. sen kendi omzundaki yükün derdini kalbine dağla! .............. ’’bir kez daha utandım.. dilimi çalıya yüzümü karaya vurdum.. varsa bir kalem ehl-i yazsın bunları’’ Belma. |