Nüsha’’elbet dünyanın maşrabasında çırpınan sarsak bu şehir verecek hesabını..’’ *adı yanlış yoldu, unutturuldu ırmakların sevinçle akan çağlayanları...* hovarda rüzgarlar yaralanmış ağzıma dilbaz muskalar asar.. ne yüzüm ihanetten kaçar ne ellerim körpe yavruların kekre yalnızlığına diş geçirirdi.. ey üzerime düşen leşleri yağmalayarak geçen kaldırımlar ayın şavk-ı ne zaman vurur serin serin!! ne zaman ayaklanır omuzumda iki melek.. ve hangi vakit kendi alevinde yakar yamaçları.. ki aklım gövdemde dağlanmış bu cinnetten arda kalan meczup tahtalara affı resimlenmiş.. günahım bağışıklı uyusam her gün bir cellat kasıklarımda kanırıyor dölünü ilişiyor üstüme arklardan geçen çaylak bir sabah çelimsiz doğan bu güneş bir bana mı cesur değil? bir bana mı dönek? sırıtık bu nüshanın elbet vardır bir bildiği!! o gün içinde diriliş ey bu toprağa adımlarını sürgün eden kaldır çarpık gövdeni çakıldan dehlizinde her gün kayıp kıblegâhı şaşan simsarlar çocukların çomağında çengelli budak tan ağarırken bir çift göz darma duman oluklar irin köşe başları uzza’nın cenin yığını kaldır dedi bir ses kaldır başını yerden! düşerdi tüm çengiler caddelere ıssızlığım büyürdü kapımda ürkek çocuklar söylerdi annelerinin cebinden uçan kırlangıç edasını utanırdı af dilerdi babalar şehrin dolambaçlı sokaklarında.. yetmezdi aminler açtı küheylan soytarılar ve şahitti bunlara kaburgası eksik leş yiyenler .. yine ellerini açardı beyazlar içinde kızlar bekleyişler başlardı var olmaya... Belma. |
Bunu atlamış olmak ta varmış.
Çengelli çomak, elleri açık tenleri kara kizlar....
Bazı bölümleri harikaydı.
Kanber ihsan tarafından 8/27/2020 7:29:48 AM zamanında düzenlenmiştir.