kırmızı ve siyah
oysa şimdi evimin duvarlarına hoyratça çizdiğin bir resim gibiyim
amansızca zehirliyor bütün renklerini yalnızlığım siliniyor gitgide.. o çocuksu masum yüzüm hani bir türlü gözlerini kaldırıp ta bakamazdın korkardın o derin bakışlarımda kaybolmaktan... bu yüzden miydi gözlerini kaçırışın? yalnızca iki renk kaldı şimdi.. biri siyah, diğeri kırmızı... tek kişilik bir sinemadayım sanki en ön sıradan seyrediyorum ayrıldığımızı. şimdi anlıyorum neden bu kadar çok sevdiğini bu renkleri ve ruhunda bıraktığı o buruk hazzı... sonra alev alev yanan bir deniz kenarında buluyorum kendimi yüreğini incecik bir ırmağın suladığı nice rüzgarlar alıp gitmiş ayak izlerini ve kokunu... bakıyorum .. o ihtiyar balıkçı da yok ve o eski kayığı... ama hala hatırlarım.. fısıldadığı sözlerini; "bu kızı bırakma, mutlu et onu." ıslak bir çift gözle seyrediyorum bir bir silinişini anıların... bir bir buharlaşıyor sanki avucumda yalnızca lacivert bir damla kaldı parmak ucumda... umutsuzca tutunmuş bekliyor; bileklerimden sızan son kırmızıyı ve biliyorum göremeyeceğim kapanışını perdenin seyredemeyeceğim yokluğunu... aldırma çığlıklarıma etmedim sana ah ve tükenir son kırmızı... affet beni.. bundan sonrası siyah.. hakan zengin |