Göz kapaklarımdan gök kapılarınadiz kapaklarımdan tırmanan karıncaların tenimde yarattığı o hisle ürpererek rakı kadehlerindeki lekelerin nasıl olup da dudaklarımı yıprattığını düşünürken yağmurun verdiği o huzura inat çamura bulayıverdi ikimizi de kaldırımlardan düşen hayat Şifacı kadınların tükürük bezlerinden beslenen hastalıklı düşünceler kadar acımasız zalim hatta çürümüş bir zaman heyulasıdır buzun suda kırılma sesi oysa münzevi bir çığlık gibi bende kıyametler kopartan onun suya bu derece karışmasının hissizliğiydi ağlıyor musun diye sordu anlamıyorum dedim ağaran güne inat kuş sesleriyle yürüdüğüm yolda yaprak hışırtılarına karışarak rüzgarlara kapılıp gitmek vardı şimdi soran olursa yok oldu diyebilecek birisini bırakabilseydim ardımda belki de bir hikayemiz olurdu kendinden geçemeyenlerin bir hayatı olmaz suskunluğumun asıl sebebini anlayamayacağını çok da iyi bildiğim için yazdığım bütün şiirleri efsunladım ne sen anlayabilirsin ne de anlayan biri içindeki esrarı açığa çıkartabilir çünkü bu gökyüzüne bu gönül kapısını kapattım |
...
Vay, vay vay senden baska kim bilsin bu efsunu
Degil mi sevgili dostum.
Seni burada gormek neden bu kadar sevindirdi beni acaba?
Hep var ol..
Tebrikler şiirine, selam ile.