Ayrılığın Acısı
Yenilmişsem ayrılığın acısına
Bir ağaç gölgesi, ya da bir taş yeter Oturmak için üzerine, bir dere kenarında Ölüm düşmüşse bahtıma Tekme vurur giderim Bu cehennem hayatın tahtına tacına Gözüm kalmadı hiç bir şeyde, Yemin ettiğim sevdamdan başka Yenilmişsem ayrılığın acısına Düşerek kahpe ölümün tuzağına, Sabah oldu gülüm uyansana Çığlıklarım susmaz bu sevda uğruna Hesabım yok şu fani dünya da Senden başkasına! Yenilmişsem ayğılığın acısına Gözlerime ve yüreğime sor Çektiği ıstırablarla Korkular arasında sirenler çalar Başımıza yediğimiz topuzlarla … Ey ayrılık toparla beni bırak yoluma Acılarımı karesiyle topla Hacimini ben hesaplarım acılarımın Koordinatlarıyla … Sorma onu Mecnun’a Herkesin bir Leyla’sı vardır Aglayacağı uğruna! Bir çiçek daha dikiyorum toprağa Boy atıp çiçek versin diye senin adına Yenilmişsem ayrılığın acısına … Hep aklımdasın yirmidört saat adına! Gitmez kokun genzimden Sesin kalmış kulağımda! Çınlar boyuna Gitmez gözlerin gözlerimden Gülümsemelerin adına, Ruhum besteler yapar sıcaklığını Hissettiğim tenim altında Yenilmişsem ayrılığın acısına Sen oldun ve sen kaldın Kilit vurulmayan sevdanla … Niceleri kıskanırdı bizi Gördüklerinde birarada Bu akşam da hüzün düştü yine payıma Andım andım, hep seni andım Senin tadında! Segah bir makam gibi inledim Güftelerin sesi kanunun tellerine vurunca! Gel de derman ol hüsranlarıma Hüsranlarıma … H. Hüseyin Arslan - 24.05.2020 |