Eflatun Renkler İçinde
Eflatun renkli bir bahçenin ortasında
Oturuyor Eflatun filizofca Mumların muhayyel zambaklar gibi Resmediyor damarlarımda Ayak basar basmaz dünyaya Fakat olmayan bütün nesneler muhassala Kurguluyorum hepsini kafamda Grinin suskunluğu atıyor kalbimde Azabın sesidir dolaşır içimde Ne heyecanım kalır ne de kuvvetim Seni düşündükçe bedenimde Elbette çok gariptirip galyana gelmem Gevşeyen rehavetin içinde Eflatun renkli bir dünyanın ortasında Şuurunu kaybetim vücudumla Yığılmışım bir odanın ortasında Ruh inceliklerim takılıp kalmış tahavvüle Gitsemde kimse kalmamış Diyecek; git güle güle! Gülmek özlemiyle, Tüyler takılmış zambakların ensesine Keşke bütün kollar açılabilse birbirlerine Kucaklasa eflatun renkler Renk bulsa tunca benzeyen mermerlerde Başımda fırtınalar, damarlarımda gürültü Muhteris bir arzu dolaşıyor sinirlerimde Eski günlerden kalma acılar içinde Gezegenler sıra sıra diziliyor önümde Üstünden ıslak bir sünger geçmiş gölge gibi Elime vermişler as diye kendini ipi Bu kadar ipsizin sapsızın içinde Korkulu gölgeler dolaşıyor şehirin en işlek caddelerinde Başımı koyup uyuyasım gelir bir dağ başında Taşların üstünde Görünmemek için kimselere … Keklik sesleri duysun diye kulaklarım İnce sazlı türküler eşliğinde Ve gecenin mehtapla canlandırdığı Acem-Şiran eserler eşliğinde Destan olsun diye gönüllere Eflatun renkler içinde … Pedagog Hasan Hüseyin Arslan - 14.08.2024 |