Karanlığın Öznesiinan hiçbir teselli yok içimde sana sunabileceğim yitik bir kentin virane sokakları gibi ıssız kaldı sesim kırılmış düşler kanayan bir ay bakışlarıma ölümcül gölgeler yerleşmişken ne kendimi ne de seni yalanlarla avutabilirim çabalıyorum ama nafile çünkü sen de farkındasın bazen direnci kaybolup gidiyor ellerimin azgın bir köpek gibi zincirini koparıp parçalıyor sakladığım tüm güzel düşleri acılarım ve ben çaresizce dişlerinin arasında can vermesini izliyorum kahkalarımın yırtıyor geceyi ölümün habercisi gibi ulumaları ne yalan söyleyeyim işte o zaman ben bile kendimden korkuyorum ama tüm bunlara rağmen gariptir halen kuşlar ötüyor kurumuş dallarımın üzerinde korkmuyorlar hatta seviyorlar virane sokaklarımı çünkü bir tek onlar biliyor ne kadar zifire boyasam da kendimi hiçbir şey gerçekliğini inkar etmek kadar hırçınlaştırmıyor içimdeki karanlığı ve hatta olur ya bir gün söküp alsalar içimde kalan aciz güneşinin son pırıltılarını yine de sesim çıkmazdı çünkü bir gün sen de benim gibi anlayacaksın gerçek karanlığın aslında bizim içimizden yaratıldığını işte bu yüzden kızmadım özüne inkar değildi sokak lambalarımın bile kendilerini kapatması hiçbir zaman ait olmadıysa gözlerim aydınlığa nasıl ihanet sayılacaktı söylesene tüm sokaklarımın kendini karanlığa boyaması şimdi anladın mı biraz da olsa neden hiçbir kuşku yok artık gözlerimde son nefesimin peşine düşse de azrail biliyorum direnecek kirpiklerim asla değmeyecek birbirine ve sana ne kadar imkansız gözükse de inan bana karanlığı yaratanı korkutmuyor ölüm bile |
yer yer asileşen kalem(şiir) kadere çalım atarken yine de gidenin dönmesinden memnun olacakmış gibi duruyordu. İlk acı en keskin andır, derler. Şiir; şairin(şiiri yazan o andaki ruh halinin) ilk acının kanını dizelere akıtışını gözlemliyoruz.
tebriklerimle