Yağmurun Standart Sapması
şimşekle bulutun tam ortasında ağlıyor
çocukluğum ilk önce yere düşen yağmur ölür tüm kainata yayılan kokusuyla göğsümdeki sızıyı yeşertir bütün hücrelerimle itildim kör kuyulara hangi duvarına sığınsam bir yakub’a fresk oldu gözyaşı körlüğüm zaman yokluğunda soluğu kesilmiş eylül duraksaması ağıt oluyor akrep yelkovan dansı takvimleri hissetmiyorum yaprakları merhametten yoksun yine de zamansız anılar ve tebessümler gezinir bağrımda hangi gülüşünü hatırlasam alıngan oluyor öteki sebepsiz üşüyorum utanarak incitmemek için yüzünü yağmur kanatıyor belleğimi O da bazen acıdır düştüğü toprakta Keşke her damlası ölümün önünde dursa rahmetiyle ismaillere kurban olsa inceden sızmasa annemle benim arama öksüz kalsın istiyordu her bulut hangi damlasından kaçınsam avuçlarımdaydı çocukluğum öldü, en son yere düşen yağmur da bıraktı kendini |
Yeniden filizlenir
Tomurcuklar acar ve yeniden dalanir budaklanir guclenir yarinlar
Saygilarimla