Kemanın Çığlığıhataydı cismimdeki bulanıklığı parmak uçlarında düzeltmeye çalışmam incecik bir dalgaydı oysaki her şeyi başlatan ve düşerken dipsiz bir kuyuya fısıldadı yine bana en sevdiğin keman nereye nereye gidiyorsun böyle noktasını koymadığın onca cümle özgürlüğüne kavuşturmadığın onca imge bunca dersiz topsuz düşüncelerle beni böyle terk etme anlamıyor musun kesik ve anlamsız bir melodiydim sen yokken hiçbir kulak beni duymak istemedi hiçbir ruh benin karanlığımla baş edemedi onlara göre sonsuzluğa açılan kapının altına sıkışmış bir çakıl taşı gibi sadece parçalanıp can vermem gerekirdi gitme gitme ne olursun eğer sen de beni duymazsan yavaş yavaş parçalanan bir çakıl taşının çıglığından başka bir şey olamam yitip gider sesim sessizlikte bir daha sana asla fısıldayamam gitme.... çok pişmandım cismimdeki bulanıklığı gidermek için düşmeden önce sesine kulak vermeliydim o duymadı beni çünkü tüm bunları düşerken sadece kendime söyledim |