hasır kuşu ve yağmur.. hınçlanan mevsim-i toprağın cemre başı taranır z’amansız yağmur altı saçak düzlemi oluk gibi avare gezer maşuk tesellisi insanlar uykuda kayıp şehrin siyahı suyun gözlerine hapsolmuş göğün üst çığlık öncesi boşalmış kesme bardağı yüreğimi kanatırken şimşeklerin yalaz feneri sallanır tavan arasında sarılır boynuma korkular bir’sen gibi yumuşak ve ağlamaklı hatırlıyorum dağınık saçların omzumdan hasır kuşu kanadı yanağıma değer parmak uçlarınla hüzün kaplardı odayı mutluluk özlemi ekerdi maviye incecik kederle bırakmamak üzere kimseye daha sıkı sarılırdı geceye ve yastığımıza nakışlı tığ b’oyalı sözlere ve dalardık yağmurlu düşlere şafak yazılı hicrana uyanışı bile bile.. habersiz’iz bilimiyoruz kayıp ruhlarımız im’di hangi makber-i şerde.. .. |