Kaçırılmış Trenlere
Gece oluyor kararıyor gölgesi bile insanın
al diye uzatıyorsun gönlünü dönüp bakmıyorlar kurtlu kurumuş bir dal gibi orta yerinden kırıp saplıyorlar mezar başlarına ışığında Ayın artık yaşamışsın ölmüşsün ne fark eder gittiğin yollar da güldüğün yüzler de tuttuğun eller de haymatlos bir adamın ruhudur bilesin Uzun zamandır eskiyorum uzun zamandır çürüyor çıldırmış bir hayat albümünden gülen resimler buluyorum kopya kalpler çıkarıyorum ense kökümden durmadan dilime doğru yürüyor zehir zemberek sözler oturma kalkma yürüme sus konuşma artık boşu boşuna kime baksam yüzünde bir intizar duası acı tuhaf bir inkisaf ne yani diyorum şimdi bunu mu bunu mu seveceğim gülümseyen yüzler sinsi şehir eşkıyalarıyla dolu artık çatılmış kaşlar gibi gergin hızlı adımlarla yürüyor adamlar bir köpeğin maskesinden yüzüme aldığım gülücük kadar kandırmıyor yüreğimi pembe fistanlı candan kadınlar hep aynı hikayenin kahramanıyım hep aynı masalın giriş bölümü develer tellal iken pireler berber olur hep ben ise yalın pirifani bir ananın aklı evvel kel oğlu durum bu kadar net pespaye bir adamım hatalı üstelik sonsuz ritmik bozuk düzensiz iç içe dertlerin ardışık keyfiyle gülen damdaki kemancı onca kalabalığın içinde olabildiğince yalnız bir kibritçi kız hor kullanıyorum zamanı kelimelerimi ve aşkı onu da biliyorum yarattığın ayrılığın üstüme düşen payını da aldım bu dünyadan bilesin şimdi kıyameti bekleyen İsrafil gibi bekliyorum köşemde Tanrım kim bilir belkide beni tekrar seversin diye |
Nefesi kesiliyor insanın.
Gam denizinde yüzmek zor be şair!