ilk gündünya denen cehennem buzdu ayakları gövdesinden büyük dişler ve saman bitmeyen kara ve mor okyanuslar yoktu * bu çılgın yalnızlıkta ateş aramak gibi kimsesizlik yağmurların sesi bulutların adı güneşin buğusu uçan ve kaçan memeli canlıları düşün * öyle bir yerdi ki yeni doğmak tatlı ve beyaz bir ruhla ve bir gülücük eklemek siyah yüzüme * taşlardan ocak yapmak gibi umut ve kazdıkça medeniyetin asil topraklarını sevinmek gibi bir şey bu anlamak öze yetinmek * gecelerde çakal sesleri ve yarasa kanatlarının çırpınışlarında uyumak ne tuhaf * korkmuyorum yeni bir çağda düzelirim biliyorum bu amaçsız bekleyişin ışığını aramak gibi ama güzel * bir kuş kondu mağarama dün sineklerin üstümde gezerken beyaz kanatları vardı sanki içim ışındı erkenden * suyum yoktu ve toprak uyuyordu bu donuk yerde * ne ekmek karası buğdayım var nede kalın giysilerim her bir yanım üşüyor sanki * ve gökyüzü güzeldi mavi gibi asil yeşil tüy gibi nehirler olması lazımdı sende uç kanatların gökyüzü ölümsüzü * güneş daha büyük bu gün gün gün eridi buzun kalınlığı çiçekler açtı ismini bildiğim sadelikte * daha ateşi bulmadığım zamanlardı ve resim yapmayı öğrendim gölgelere bakarak ilk harfin şaşkınlığı var aklımda * dün kimse yok mu ? diye bağırdım bir ses yüzüme vurdu üzüldüm... |
Umutlarımız tapataze kalan sadece, geri kalan tüm duygularıysa evrene savurduk ama hiçbiri layıkını bulamadı.Zaman çok şey alıp götürüyor ve herşeyi durdurabilsek de onu durdurmamız imkansız.
Tebrik ederim kaleminizi. Soluksuz okuttu kendini şiir.
Selam ve Saygılarımla.