3
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
1508
Okunma
bozkırda
beyaz kar iri iri düşerdi
tezekler çiçek kokardı ağır ağır
kuzular sessiz değildi
ovalarda soğuk çığlık gibi yağmur
günün başında yedi renk yay gibi bakardı
günün alaca sabahı
kuşlar konardı ceviz ağaçların solgun yapraklarına
ve bir sincap gözü çocuk gibi ağardı içli içli
ayşe teyzenin incirlerini yerdim gizli gizli
kısardı ama sevinirdi garipti yalnızdı
ve saçları beyaz gül gibi neşeli idi
her gün köpeği kovardı beni
o uzun o dik merdivenlerden kaçar ikin
zulada çocukluğum güneş gibi beklerdi
komşumun kızının adı aşktı
her gün görünce gülüşlerimde yanardı
dondurma görmüş deli gibi bakışlarda
sadece yağmurda bakamazdım
yüzü değiştirdi oysaki yazdı o
benim için bir balığın ilk uçması gibi
bir gün ayrılığı giydi gözüme baka baka
kanatları olmayan dört lastikle gitti
elim havada kaldı sözü yüzüme çarpar hep
alışıyordum ufak ufak gidişlere
acıyı ise yemekte öğrenmiştim
bu derde düşmeden önce
bir denizim yoktu
o bozkır yuvam oluyordu hep
gökyüzü diklerinde uçuyordu hep yüreğim
bir uçurtma gibi
martının sesleri
birde çok sevdiğim kanatların sesleri
yeğende yıkanıyordu eskiler
sobanın üstünde kestane
güğümden gelen cıs ses
hacı şakirde güzel kokardı penyede
arap sabunu çorapta
kuşlar ile çocuk neşeleri yan yana uçardı..
bir aksamı özlerdim
birde gece yıldız batımlarını
aya gücüm yetmezdi gölgesine sığınırdım
kediler dolanırdı
tahta çatının köy evlerinde
sincaplar ceviz ağacında tatlı idi
yağmur yağardı güneşin izine
memleket kokardı sınıfın içi
silgim ipliği severdi ben ise pencere kenarını
simit hep çıtırdı
vişne suyu ile giden nefeslerde
yol hep uzundu böğürtlenler ise tatlı
taflan ağaçlarının yeşili
diplerine kadar kül toprak
kışın leğenle kayak zamanı
kınalı tavuk ve beyaz horoz
mısırlar başaklarda ateşti
gece ise ört üstümü ANNE...
5.0
100% (8)