aklı güzel sacı naringüvercinler uçuyordu içimin ağlat gökyüzünde bir bulut gibi gülüşürdü edaları hiç susmazdı gamzeleri konuşurdu yürek haznesi ile öyle tatlı öyle neşeleri ile ruhuma yakın yağmurları bir güneş gibi ansızın sabahları uyanırdı çiçekli renkleri ile doğustan gökyüzüne yakın ve yıldızlı gözleri ile bir bir özlemlerimi biriktirdim söyle durgun suda beyaz aklar gibi adımlarını sayıkladım ince bir tül bezinde yorgunluklarımı sakladım her gece bilemediğim bir yerde düşkün yemiş yamaçlar gibi diri gergin bir soyut karma karışık bir düzende neyi erken yaşadım ise onda parçalandı bir yerim ve hep zaman oysaki gururu bırakmıştım dünkü yalnızlık kıyılarında usul usul geç dedim uyandırma çakıl taşlarının yosunlarını ve bir balık gözünde ağlayan denizi kelebekler nereye gider dedim dizinde uyumuş melekler öyle garip bir sızı gibi öyle işte sustu oysaki körpe ellerde nakıs edilirdi aşk çeyiz sandığı ile giderdi gelin kaldırımlar yine boş sıralı iki mevsim bir kıs ve bir kanat sesi gece ağlakmı yoksa hüzün mü ben sessizlik ve hep bir kedi gününde misafir olan ben |