Gül Dalı Sen/sizli
Gül Dalı Sen/sizli
ağıtlar birleşir meclislerde, gözyaşları yeniden uç beylerin fermanları okunur vatan toprağında umutlarla sırtımızı yasladığımız koca çınardan yiğitliğin tanımı yazılır, ölüm kucaklanır artık çilesi çekilmiş ömrün soğuk yanı gizlendi sende ağırbaşlılığın başköşemizde, vakur duruşunla koşarak sana doğru gelen vuslat bergüzar kekik kokularına sarıldı usulca, yol alır artık bakiye taşınan çabanın efsanesi okunur tarihte bereketi toplayan şafak, gebedir doğan güneşe mermer serinliğinde ardıç gölgelik dindirir ağrını hanelerde evlat acısı çok, anne ağıtları var artık süngü yemiş cesaretin salınır dost yüreklere bengi su ile beslediğin can evin, dergah önünde sevgileri beleyen sıcak elin uzanır gül dalına meşakkatli bu yolda, ana sütün helaldir artık gözden akan sicim yaş olsa da dinmez acı umuda düş, mahşere yolculuk olur bu son gidiş nazenin hafifliği üzerinde görev aşkıyla kırık ellerimiz senden sonra hüzün toplar artık meskendir şehidime her koyak, saklı zamanda nerede bir höyük görülse yasta dağlarım sinelerde mayalanır kor ateş zemheri ayazda bu topraklara yiğitliğin mührü vurulur artık sözün bittiği yerde kelimeler düğümlü boğazda kavgalardan geldiğimiz gün, düğünümüzdür otağını kuran erenler doruklardan duyurur sesini zamana meydan okuyan dava, mirastır artık gün dayanma, gün çalışma günü cenk meydanında feryat, yürek mahzenini boğar geç kalınmışlık da avucumuzdan kayan ömür eriyen kar suyunda milyonlarca alperen yeniden doğar, seninle artık İlkay Coşkun 30.07.2012 |