'tardy'Çok gecikmiş değil, geçti her şey bir öncekine nazaran daha geç beklemekle geçen ömür için sabır tavsiyesi verenler bir gün olsun Schubert dinlememişlerdi sonuna değin ilkin, ben aklımdan gök yüzünü böyle çıkardım böyle dost bildim sonradan gelen yalnız o’yu ona, hata ettiğimi söyleyip gönderemedim de, de ki kalsın yanında bir parça tuz; yarayla pişen her aşa ve unutulan naaşa. Duman oldum, duman soludum, dumanım da duman ne fazla ne eksik şu tarafımda saklanan onca an misafir gibi çağın zulmünden öte yana beri yanda yasa dolan zaviyesiyle zam zikrinde bir halkın üzerine dökülmüş yağ kadar acı ne creative bağırıyordu mikrofondan adam ’her şey bir milyonlu’ zamandan eksik rengini kadın bulamadan gitmişti ucunda leke olan bir fırça kaldı geriye bir fırça durduğu yer de sadece bir fırçadır leke onun ölmeden önce bıraktığı kan kadın tüm bunlara sebep olduğunu sanılan ağıt yakılası kaderin dumanından çağa inerim doluşun ey yar asalı kan sevdalıları! son duam argo bir latince olduğu kadar latif, sakin, yorgun ve delice. Yakalayın, tutun aydınlığı elinizden geliyorsa perdeler ağzına kadar, ağzında gırtlağına kadar pamuk dolu sandalye dokunursam cildi sıcak, akışkan bardak kırılmaya merhaba der çay kadar ayıp edersin soğuğunca soğuk ne varsa ne alem, nevalem nevizade’de yürüdüğüm gündür nevine müşkül zadem bi’kere öyle söylememişti havva’ya adem varlığın varlığıma ezelden kavi cinsi elzem çıkar yinede ağzında son kalan kelimeyi bir otel önünde sinmiş köpek kadar açken ne anlamı var her gün o gelmeyecek beklenen Yüzün aydın olsun sen bugün daha bir halksın daha bir terli, akışkan ve sonlu en mahrem yerlerinde biriken nem kokusuyla uyandırılmış yırtmaçlı kıllarından sarı bir yalnızlık çıkar yavaş, soluk soluğa gözlüğün buğusuna yazıldığı gün loveisthebitch müzik ara vermeksizin dansa kaldırır hayalini umudun hiç eksik olmasınlar da ne artık gelmenin sevinci kalır ne de gelmeyenin susturulması güç hasreti Şimdi çıkar kalem en tehditkar icattır Sümer’lerden beri ne Havva kadar iblis’e hayran olabilirsin ne de ayartıcı yazdığın en bilinen cümle olsun zarif olamamak da dert değil sandalye adına masallar için çocuğun ağzına bir tutam öpücük terli saçlarını dişinle sıyırıp, cildine dokun: -merhaba köyün delisi muaallaali, bugün senin hayatını dinledim aklı eksik kadından meğer o kadın imiş seni böyle delirten kendi de deli, hem mektepli, hem politik biraz daha kalırsam koyarsınız beni de tahtası eksik diye tahtanın altına her şey için şimdi geç. ne mübalağa avutabilir ne bir şarkı gözlerinden başka onlarda başka biri için bakmaya talip ne kalır geriye başka, buralardan gidip çok uzaklar bile unutturamazsa yüzündendir, yüzünden demek için bile geç ama erken şimdi olmayan yüzüne bakıyorum hiç olmadığın kadar güzelsin diyorum bu ülke kadar güzelsin bir o kadar bencil, cahil ve benden sonrası için sevilen Yaklaştı, çok yakındı ’bir bardak daha alır mısınız’ diye sordu bardak boşaldı, sandalye boşaldı su; gözlerimde acıdı -baba, bugün saçlarıma Tanrı yine kar yağdırdı. |
okuyorsun
doluyorsun
oh be deyip
gidiyorsun
şuraya bi teşekkürler şair ... koyalım