1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
901
Okunma
Çok gecikmiş değil, geçti
her şey bir öncekine nazaran daha geç
beklemekle geçen ömür için sabır tavsiyesi verenler
bir gün olsun Schubert dinlememişlerdi
sonuna değin
ilkin,
ben aklımdan gök yüzünü böyle çıkardım
böyle dost bildim sonradan gelen yalnız o’yu
ona, hata ettiğimi söyleyip gönderemedim de,
de ki kalsın yanında bir parça tuz;
yarayla pişen her aşa ve unutulan naaşa.
Duman oldum, duman soludum, dumanım da duman
ne fazla ne eksik şu tarafımda saklanan onca an
misafir gibi çağın zulmünden öte yana
beri yanda yasa dolan zaviyesiyle zam
zikrinde bir halkın üzerine dökülmüş yağ kadar acı
ne creative bağırıyordu mikrofondan adam
’her şey bir milyonlu’ zamandan
eksik rengini kadın bulamadan gitmişti
ucunda leke olan bir fırça kaldı geriye
bir fırça durduğu yer de sadece bir fırçadır
leke onun ölmeden önce bıraktığı kan
kadın tüm bunlara sebep olduğunu sanılan
ağıt yakılası kaderin dumanından çağa inerim
doluşun ey yar asalı kan sevdalıları!
son duam argo bir latince
olduğu kadar latif, sakin, yorgun ve delice.
Yakalayın, tutun aydınlığı elinizden geliyorsa
perdeler ağzına kadar, ağzında gırtlağına kadar pamuk dolu
sandalye dokunursam cildi sıcak, akışkan
bardak kırılmaya merhaba der
çay kadar ayıp edersin soğuğunca
soğuk ne varsa ne alem, nevalem
nevizade’de yürüdüğüm gündür nevine müşkül zadem
bi’kere öyle söylememişti havva’ya adem
varlığın varlığıma ezelden kavi cinsi elzem
çıkar yinede ağzında son kalan kelimeyi
bir otel önünde sinmiş köpek kadar açken
ne anlamı var her gün o gelmeyecek beklenen
Yüzün aydın olsun
sen bugün daha bir halksın
daha bir terli, akışkan ve sonlu
en mahrem yerlerinde biriken nem
kokusuyla uyandırılmış yırtmaçlı kıllarından
sarı bir yalnızlık çıkar yavaş, soluk soluğa
gözlüğün buğusuna yazıldığı gün
loveisthebitch
müzik ara vermeksizin dansa kaldırır hayalini
umudun hiç eksik olmasınlar da
ne artık gelmenin sevinci kalır
ne de gelmeyenin susturulması güç hasreti
Şimdi çıkar
kalem en tehditkar icattır Sümer’lerden beri
ne Havva kadar iblis’e hayran olabilirsin
ne de ayartıcı
yazdığın en bilinen cümle olsun
zarif olamamak da dert değil sandalye adına
masallar için çocuğun ağzına bir tutam öpücük
terli saçlarını dişinle sıyırıp, cildine dokun:
-merhaba köyün delisi muaallaali,
bugün senin hayatını dinledim aklı eksik kadından
meğer o kadın imiş seni böyle delirten
kendi de deli, hem mektepli, hem politik
biraz daha kalırsam koyarsınız beni de
tahtası eksik diye tahtanın altına
her şey için şimdi geç.
ne mübalağa avutabilir ne bir şarkı gözlerinden başka
onlarda başka biri için bakmaya talip
ne kalır geriye başka, buralardan gidip
çok uzaklar bile unutturamazsa
yüzündendir, yüzünden
demek için bile geç ama erken
şimdi olmayan yüzüne bakıyorum
hiç olmadığın kadar güzelsin diyorum
bu ülke kadar güzelsin
bir o kadar bencil, cahil ve
benden sonrası için sevilen
Yaklaştı, çok yakındı
’bir bardak daha alır mısınız’ diye sordu
bardak boşaldı, sandalye boşaldı
su; gözlerimde acıdı
-baba, bugün saçlarıma Tanrı yine kar yağdırdı.
5.0
100% (1)