FERİ KAÇMIŞ MEVSİMİN...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Mavi ırkın yengisi bir düş pazarı
Düşlere varmak adına geçilen yolları Bir bir kabrime diktiğim İndinde yalnızlığın Yorgun beyitler içtiğim akşam pazarı. Tüten ruhun da bakir hüznü Gölgelenen gecenin yüzü suyu hürmetine Bir bakraç kadar kalaylı ve kaygısız Bulutların da pembe iniltisi Tutuşan goncada saklı dingin bir hüzün Paçalarımdan akan yağmura gözlerimi diktiğim Bir rahmet bir kayra bir sancı Doğuşun da ta kendisi. Hüzün içtiğim illa ki Perşembe pazarı umutlarım Kaç okka çeker ki bunca inilti. Bir batında doğacak güneşin müridi Kaypak dolunay Ötelenen laneti hicvettiğim meşru bir öfke Rabbim affetsin ki Elimden gelen tam da buydu. Kâh hazan kâh kazan kaldıran bir yetim yüreği Körükleyen sayısız yenilgi. Hacminde zamanın Rahmete düşkün benliğim… Sızan ışıkta bulmuşken kendimi Kopup da geldiğim metanetim Basit bir ayrıntıda doğan neşeyi Bölüp de hecelere Her dizgide bir baskın ruh ki Gölgelen tüm imgelerde top yekûn hasret Yüklenip de ne çok yol gittiğim. Bilinmezin seyrinde müşkülpesent yüreğin Ayarı kaçmış bir kez Sevginin tozutan buklelerinde İçtiğim acımla hemhal her akşam vakti Çöreklenen o süzgün düşlerin de meali Kıpırdamadan saf tuttuğum kerameti Emanet eden ellerinden düşer de düşer adımladığım Her milim kopçalı işte yüreğime Dar gelen yeleğimde kocaman bir dünya saklı Daha dün gibi hatırımda, azizim.
Ölümü irdeliyor gün, zamanın Nisan tasında
Birikiyor hükümler rahmetin indinde Doluşkan yüreklere ayrışan gölgeleri ile Rutubetin de eseri geride kalan onca esef Yıkanmışlığın da meali arındığımız düşler Ve şerbetli her bir hece Sessizliğin de meşrebi gizilin her detayı Kürediğimiz kadar rüzgarı Kokladığımız efkârı bir yaz gecesi. Zemherilerden hatıra buz kesen yürekler Lanetin dillendiği pür neşe iskeleti Kara melekle dizginlenmiş bir mıntıka Muhtırası elzem bir lehim Aşkla acının kesiştiği o izlekte saklı veryansın Düşlerin bombaladığı delik ve bitik uykular. Maviden bozma göğün de kehaneti Zanların titrek sesinde ait olmadıkları Bir bedende yaftalanan illa ki insan mizacı Sudan sebeplerle dışlandığı her izbede saklı Detay yüklü maruzat Betimlemesi sehven yenik düşen. Tentesine konmuş yorgun kelaynak kuşları Göğün illa ki gök gürültüsünün eşliğinde Tokalaşan hakkaniyet ve eziyet yüklü bir minval Hangi öğreti gelir ki dile? Hangi öğün kurşunlanırsın aralıksız? Bir de delip geçen hurafeler illa ki Geniş mezhepli düşlerin bekası gün yüzü görmeden Gece de çekilmezken aradan Sudan sebeplerle konuşlu acıya ve hasrete. Demli yalnızlık… Miadı dolmayan. Densiz yalnızlık her daim illa ki ıslıklanan Feri kaçmış mevsimin Endamı da yitik bir entari Belli ki düşen eteklerinde göz yaşı Haşmetli bir tapınak Huda’nın adresi İlla ki el uzatır kuluna Başı sıkışıp da af dilemişken Firar ettiği o izdiham Oysaki her cepte ayrı yazılmış bir ferman. Adında yeknesak özlem Kaderin sunumunda sehven yenik bir figan Aslı astarı yok ki yalanların Yine de gözümüze sokulan birer birer. Yaftalanmış kaçkın düşler erip de hidayete Aşkın batağında siluetler saklı iken Çok mu uzak insan mutlak dirayete? Bir minval Sürüklendiğimiz peşi sıra gün ve gün Hoyrat mizacında kederin Esefle yenildiğimiz bilumum kopya Bire bir şahit tuttuğumuz gecenin ta kendisi En ılıman düş düştüğümüz anbean gözden. Dostlardan inciler... Bir güneş gibi yakıcı Umutlar gibi kalıcı İçten ve yürek sarsıcı Sıcakta buz tutmuş bir acı Demlenmiş buğulu çayı Çağlayan olmuş akıyor Duyguların hası.. Aya asılmış yüreğinden Gelmiş aşk sokağından Bir Leyla misali çölde Umutları derinden Esiyor Belkıs bahçelerinden Sedası hüzzam Yürüyor efkarlı... Değerli Ahmet Kara hocama teşekkürlerimle. |
"FERİ KAÇMIŞ MEVSİMİN..." Şiiri Yerinde sözlerle kaleme alınmış, güzel şiir…
Emeğine ve kalemine sağlık…
....................................... Selam ve saygılar..