GÜNÜ BİRLİK SEVİNÇLER VE ŞİİR...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Malulen emekliyim düş ören şiirlerden Şiirin de kozasında aşkın reveransı Bir güne sığmamalıydı oysa Ne aşk ne de aşkın müritleri. Sevecen biri iklimden yeni azat edildim Mevsimin diline sürdüğüm acı kadar da Efkârlıydı ümmeti gölgelerin Maruz kaldığım ne çok araz Göğün de menkıbesi adeta Dudaklarımdan dökülen akıbet. Dikiş tutturamadım ki Layık olduğumla ilintili benim düşlerim Bir de düş sihirbazları otağ kurdular yüreğime Geceyi istifleyip de günü dışladığım; Güne sığınıp da gülümsemeyi unuttuğum Unutulduğumdan mıdır ne tutuldu nutkum Oysaki öfkesine ve zulmüne biat iblisin Kök saldım ben mağduriyete Sevdalı şiirler bile ağlar oldu Sözcükler varsın harlı varsın kinayeli İçimde şehir büyüklüğünde beyitler Aşka hüsran sunan; Hüsrana kıvılcım sıçratan bazı bazı. Her övünçte kıvanç saklı Akladığım yalnızlık nasıl da ısrarcı Geçitlerin köhne duvarlarında Dört duvar ayraçların hüküm sürdüğü satırlarda Ve de ölümü irdeleyen her mevsim Kuram dışı öykündüğüm Öykündüğüme biat gün yüzü görmediğim Günün de taşralı gazabı Oysaki ben şehir kızıyım; Şehir yüzlü bıçkın şiirlerin de tebaası iken acılar Aşikâr olsa olsa içimde nem tutan yaşlı yaslar. Sözcük furyasında bir gasp Geniş mezhepli düşlere de yer yok hani Döşünde yanılgının Bir şehir efsanesi benzemeye yüz tuttuğum Pembe panjurlu taslak Sözüm ona mutluluğun da çatısı altında Serpilen gizem ve aşk. Nasıl da manidar gün Ötesinde geceye dönük bir benzerlik Eşkâli çizilmeyen de bir beraberlik. Sancısı çok yeni iz düşen sarkıtın da Her damlasına illa ki Ermeye niyetli olduğum hidayet Belki de düş kalpazanları üretti bunca benzer izleği İçinde saklı sırları ile odalar Bir de avluya bakan yalnızlığın rıhtımı Serçelerin minicik gagalarında asılı adeta Günü birlik sevinçler ve şiir. Kıyasıya mücadele etmekse mutluluğa ramak kala Kayan ellerinden ıssızlığın Kazık kakmış nice yenilgi İnsan olmanın mealinde İncecik sesi varmaya doyamadığım Revnak bir üzünç Çatallaşan sanrılar Göğün katmanlarında Ekmek arası bir öğün İçimi su gibi aşkın Boğazı yakar da hani özlemi kavuşulmazlığın Bağdaş kurduğu Tek göz oda içimdeki yetimin büyüdüğü zemin. Koyu saçları çok koyu dündeki esintinin Matemi düşmüşken gölgeme Gölgemden bile uzak sefil benliğim… Ne gidip geldiğim Ne de gitmelerin indinde Terk edemediğim bedenim Huzuru ıslıklayan ebegümeci sıfatlar Sonların da marazı hani Tatar suratlı yobaz satırlar. Şimdi evrildiğim Dünde saklı maruzatlar yine de epriyen Yüreğin kozasında muhafız alayı imler Tehdit eder de eder aşkı Aşk bakışlı şahinlerin sivri gagaları Didiklerken yüreğimi Sol kanatlarında ürkek bir veryansın Şaha kalkan ne çok duygu G/öremediğim kadar yarından uzak Kök salmış dileğim. Bir bilinmezin közünde pişen haşmetli sanrılar Kerbelası ömrün illa ki beynamaz yankılar Karşılık bulmayan hangi tebessümse içimde Yanardağ Selamın geri dönmediği bir mevsim Ömrün her günü uzakken mutluluğa Ebediyen gölgelenen varlığımla Kime ya da neye tutunsam. |
Yüreğinize sağlık, kaleminiz daim olsun selamlar.