temmuz mu neyse işte.. size istanbul çeşmigâhı sürmeli nâacılı bol kurşunlu ve barut tozlu sonik baharatlı k’efen çorbası apartayım - ’’boğaziçi şen gönüller otağı’nda he mi ? evli-damatlık gelin gelinlikler açık büfe saatin 23 ünden iblis silüeti yapar alnımıza al sürüp köprüden denize atarız birbirimizi say ki karanlığı çok sıcak boğazın kutlarız 15 temmuz İmam ve müritleri bayramını ve kaçanları evde yatanları yâd ederiz yağlı kazık dilimizle ağıt yakmayız canlar gözleriniz parlıyor za-ten !! bilmediğimiz türküleri söyleriz-Bilenler duyar mı deyi ? çorbanın tuzunu çalmış heykelin üzerinde tüneyen baykuş-tan çirkin benizli puşt tahta kaşığı da ! karavana kazanı dökülmüş asfalta kin-nefret kokusu yayılmış etrafa ne arada kuruldu bu sahne kim diyor oynanan Tiyatro diye ? Kontrolde-miymiş çiçekleri kurumuş yıkıntılar içinde inleyen şu harabe yalnız bir şaire bühtan ve hüsrandı bu hayvancıkları yazdıran ’YALAN’ en yaşlı kara karganın mahzun ve acıklıdır sesi özür dilerim hepinizden bacak bacak üstüne atamazsınız siz kahvenizi yudumlayıp hem altınıza yaparak kaç kez gördüm bir yavrunuz için yüzlerceniz geldiniz çılgınca bağırarak eğer ahiret varsa 1.öbür Dünya savaşı kesin olacak bilmiyorum kim seni benim elimden alacak ? ..... |
Tebrikler,
saygımla..