Camus'ya dair.. inzivayla zihinsel empatide buluştuğum Camus’nun ismini vermeden elimden attım kitabını çevirdim refleksin acziyetinde ıslak parmağımı tarifi bana düşse de düşüme inanmaya iknasızdı çiçeksiz çelenkleri edebi hem felsefi zoraki özgürlükte sanatların ederi bir nobel heykeliydi -ya paravanın gerisi ?! bu suali yaşatıp sahibiyle onlarcadan çokça sorulmalıydı hisleriyle bir beyanın kalıcılığı dokunurdu efsaneye inerdi şehirlere uğrardı mutlak tahrife tecavüze renk renk ruhlar giydirilip bedenine bir yığın yazar-çizer yaratılırdı Camus diye ki mesleği kutsal tenkitçilerle zekâ üzeri kıvrımlı ince yolları k/alemsiz deneyimleme-liydi bilgi soy-kırımcı demografiye eğimli zihin haritasını tel örgüden aşıra-bilir miydi Sevgi nesnel’i kucaklamak çelişkisine maruz limanda bekleyenleri Deniz - kabul eder mi ? düz duvarlar üzeri salt astar boyalar yapaylığı taşırken çıkagelir bir katre kırmızı sıcaklığı O ânda duygusallaşır kitabın sayfaları- gevşetir iplerini mutlakiyetin öncelerdi şiirler amayla fakatları gözüyaşlı ağıtları Ki hiç sevmedi Camus siyahları - soyundu derisiyle çıplak duyguları yazgısal başlığı - sevilmeyen sevgilinin adı/ dokunaklı bir trafik kazasıydı... .. |