Üç dakika sonrası ölümle bitecek bir finalin
Üç dakika sonrası ölümle bitecek bir finalin
Öncesinde yıldız topluyorum göklerden Yürüyorum, Cesaretliyim Korkmuyorum öyle olur olmaz şeylerden, Önce korkunun evlerini çiziyorlar düşlerime Milatsız kuşlara açıyorum yalnız kapımı Dışarıda bekleyen fırtına İçeride ben Mutlak karşılaşacağız Üç dakika sonrası ölümle bitecek bir final Buna hazırlıyorum kendimi Hayır korkmuyorum Yürekliyim Abur, cubur adamlar dökülüyor Kırk güvercin kanadında taşıdığım Kan damlayan dudaklarımdan Kayıp giden dağ masalı Ellerine kınalar yakan kız Kartpostaldan çıkaramadığım yabancılar Elbet bu yangın yerinde yalnız değilim Çıkartın beni okyanusların mavi atlasından Hece, hece okusun beni Saçlarına ilkokul kurdelası takan kız Korkmuyorum, Üstelik rüyalarımı talan etmiyor kargalar Anlatacaklarımız var daha Dur hele lan gardaşım dur hele Şöyle azıcık bir soluklanalım Kordon boyunca gezmiyoruz herhalde Hadi bu gün okuldan kaçıp Şöyle bir sinemaya gidelim Dalıp gidelim bir macera filmine En güzel yerinde kopsun film Kavuşmasın kıznan oğlan Ne diye not defterine hep iki düşsün matematikçi Hiç birdirbir oynamamış mı şu fenci Doktorlar gibi beyaz önlüğü üstünde hep Ne zaman kopya çekebileceğiz şu derslerden Asık suratlı şu müdürün yüzünü görmekten iyidir elbet Okuldan kaçmak yada tahteravana binmek Uzaktan geçen gemilere el sallamak gibi bir huyumda yoktur Haramilerin limanlarını basıyordu kalın kirpikli kadınlar Sabah ezanı yüreğimize kuşlar serpiştiriyordu ötelerden Elif,lam, ra Kaf dağından aşırıyordu sırtımıza vurduğumuz Dağların bile kabul etmediği yükü Yürüyorum Korkmuyorum Yürürken yeni doğmuş bir tay gibi titremiyor bacaklarım Su içerken vuruyorlar ceylanları Zulüm şehre inmiş eşkıya gözlüklerinde dolaşıyor Yürü sevdiğim dağ başları kandır, pusattır bize Fırtınadan biçtik gemileri Maviye boyadık çocukların düşlerini Bir desti su getir ırmaktan Ayşe bacı Gün sokaklara yazdığımız destanı anlatsın kalabalıklara Yürüyorum üstüne gecenin Korkmuyorum Eli yılan tutan gecelerin işgali altındaki kentlerden Dışarıda lodos Bir başka bahara erteliyoruz Tabutlarla randevumuzu İşte buna üzülüyor gecenin yıldızlarını omzumuz dan sökmeye çalışan birileri apoletleri sökülmüş bir gün düşüyor takvimlerden herkes güneş tutulmasını izliyor sokak aralarında bir kasap dükkanını kaybediyor camiye giden bir imam yolunu Filistin’deki çocuk kolunu Oysa şehrin duvarlarına şiir yazmamıştı Halil Halil köyden yeni gelmişti elinde bavul Çantasından çıkardığı ekmeğinin içine yeşil soğanı yatırdı Ah.. ulan dedi Halil birde şunun yanında yayık ayranı olsaydı NEYSE DEDİ HALİL TIKA BASA DOYURDU KARNINI SONRA CEKETİNİN CEBİNDEN TABAKASINI ÇIKARDI BİR CİGARA SARDI HALİL, BIYIKLARI İYİCE SARARDI AH..DEDİ KEŞKE, ŞÖYLE BİRDE DEMLİ ÇAY OLSAYDI Bu şehrin halini hiç beğenmedim dedi Halil Hani nerde kaldı aşağı köyden gelen Bekir Gürültüleri boynuna bir atkı gibi takıp ta Halil Geldiği yere geri döndü erkenden Halil Bil ki kırk yerinden düğümledim fırtınayı bu gece Halil hiç gelmemişti halbuki bu şehre Sivrisinekleri kanatlarından tutup ta geriye Kırık cam parçalarına atmak geldi içimden Dalgasız bir denizin kıyısına uzanıp Yatmak geldi içimden Kim tutabilir içimdeki şehir görmemiş çobanları Kınından çıkmaya görsün o iri palaları Lütfi Kireçci |