Çıplak çığlık
yangındır tomurcuk hasreti yeşili bitiren ağacın gövdesinde
gömüdür çıplaklık köz köz ilişme çok oldu uğurlayalı gülüşleri yaralı gözbebeklerimden aralamasın yüreğini sırmalı çerçevesinden fırlayan oklar küseli aşka devirdi asırlık çınarları beyhude fırtınalar düştüğünde kirpiklerin noktaya içimdeki tellal kurban köleler azad yanaklarımda süzülen kan sülük sen görmedin ki korkunç depremlerin ruhumu yarıklarla göçerttiğini çökertti ateş sırça saraylarımı boranlarla mahzundu bakışlarım kanarken tahtım ancak bu kadar yüklerdi deniz kıyılarına dev dalgalarını çatır çatır kırılan kemiklerim itilirken hep aynı karanlığın bol köpüğüne takip ederdi belalı gölgeler gecelerimi-gündüzlerimi cadı kazanında kaynamaya doğmuş yaralı ceylandım ne çok sevmiştim gözleriyle bal satan çocuğu suskunluğum öldürdü onu yıktı dilimin direnci umudu kurtulacağımı ummadığım savaşlardan çıktım yanıltmasın güzelliğim beter zulümlerden geçtim harabeyim yokluğum çölüm hazinem; dünya külçesi keder isterdim deli divane aşık olmayı lakin göçebeyim hangi otağa konsa bedenim kızıl bulutların sırtında kalır özlemlerim tam da şafak en güçlü siyahını sırtlamışken ışıdı gelecek geçmişi delerek ince ince sızdı zindanlarıma savruldum karanlığın kollarından ayazın hoyratlığına güneşe çıkan tünelleri kendimde kazmalıydım kemirilmiş tırnaklarım kan dolasıya tek tek temizlemeliydim hücrelerimi yeşerene dek küstürdüğüm güller gamzelerimde oymalıydım ıstırabı ruhumun oyuklarından kusmak isterken hayatın çirkin yüzüne itelediklerini sustum sustum sustum işte; sözbebeğinde merhamet, alma boynu bükük gölgeleri içine af et af et af et hançerler sapladılar sevdanı yakaladıkları böğrüme çıkmadı gıkım heba ettim nadide hülyalarımı çapulculara cihanı gömdüm cihana medet sığındım en sığına kimsesizliklerin ardımda bıraktığım dağ yığını küller yangına düşmüş kıvılcım kadar kayıp yıllarım ya sabır; çizmeyi taşıran ertelemeler olmasa dermanı zorlayan felek adımları olurdum sükut yarınların artık biliyorsun patlarken kor dağlar çözülen şifreydi olamayız senle af/et! 2008-06-06 Sude Nur Haylazca |
medet
sığındım en sığına kimsesizliklerin
ardımda bıraktığım dağ yığını küller
yangına düşmüş kıvılcım kadar kayıp yıllarım
ya sabır;
çizmeyi taşıran ertelemeler
olmasa
dermanı zorlayan felek
adımları olurdum sükut yarınların
artık biliyorsun
patlarken kor dağlar çözülen şifreydi
olamayız senle af/et!
Yürek ezgisine dize olmuş mısralar...
Çok hoş-yalın bir anlatımdı kutlarım sevgi dileklerimle...